3 Aralık 2019 Salı

Ukrayna gezi notları; Lviv'i gezmeye devam


12 Kasım 2019

Bugün Lviv'de 2.gunumuz;  sabah kahvaltımızı Black Sugar isimli bir yerde yaptık. Kaldığımız pasajda yeralan son derece ufak ama harika omletler yapan, demlikte çay servisi olan bir yer burası. (Pasajın adı Kryva Lypa)

Avo morning benim favorim; avokadolu mükemmel bir omlet. Bir dilim kızarmış, üzerine tereyağ sürülmüş tam buğday ekmeğinin üzerinde servis ediliyor ama güzel bir gün için gerçekten  harika bir başlangıç.

Zaten bizdeki gibi öyle bir kocaman ekmekli bir yemek modeli yok buralarda malum. Ekmeğin her dilimi için az da olsa bir para alıyorlar. Puzzata Hata'da veya Open'da açık büfe self servis yemek var ama "ekmek" dilim dilim ve kesinlikle ayrı ücretli !

Gelelim Lviv'e.. Uzun yıllar Polonya sınırları içinde yeralan bu şehir 1936 yılına kadar kimliğini bulamamış ve ancak 1936'da kesin olarak Ukrayna'ya dahil olmuş. Su anda Ukrayna'nın kültür başkenti olarak anılıyor; gerçekten de hakkını vermek lazım oldukça zengin bir etnik kimliğe ve kültürel çeşitliliğe sahip. İkinci dünya savaşı döneminde pek çok azınlık (Yahudi, Ermeni,.. ) şehri terketmiş, kalanların hepsi de zaten yaşamını yitirmiş. Ama uzun yıllar birarada yaşamanın gelenek görenek, kültür, yemekler, el sanatları vb üzerindeki etkileri bu şehre apayrı bir kimlik kazandırmış tabii.

Lviv gerçekten keyifli bir şehir. Çok turistik olduğunu üzerine basa basa belirtmek gerek. Bu arada Lviv için en çok Türk gördüğümüz şehir de diyebiliriz; Türkçe buradaki ikinci dil olmuş neredeyse 😊

Aşağı yukarı iki haftadır Ukrayna'dayiz ve şehirleri turistik oluslarina gore sıralayacak olursak Lviv, Odessa, Kiev ve Harkiv diyebiliriz.

Burası da Odessa ve Harkiv gibi hemen her yere yürüyerek ulaşılabilecek bir yerleşime sahip, Kiev'deki gibi metro yada otobüs kullanmaya gerek kalmadan rahatça gezilebiliyor. Artık gittiğimiz mekanlarda aynı insanlarla karşılaşmaya ve selamlaşmaya başladık; neredeyse sokak sokak öğrendik.

Ukrayna'nın diğer şehirleri gibi Lviv de yemyeşil; her yerde büyük ve içinde kaybolunabilen parklar var. Genç nüfus oldukça yoğun ve özellikle Old Town 24 saat yaşıyor.

Çikolatasi, kahvesi, tekstil ürünleri, dantel, örgü, işleme vb el sanatları, seramik ürünleri, deri ve kürk ürünleri, biraları, vodkaları, gece kulüpleri, her biri ayrı konseptteki kafeleri, restaurantları, tarçınlı zencefilli kurabiyeleri, kekleri "LVİV" deyince hemen aklıma geliverenler.


Lviv'deki diğer turistik atraksiyonlar City Hall (Belediye Binası)nin çan kulesine tırmanmak ve oradan şehir manzarasını izlemek. Bu arada can kulesinde gayet hoş bir kafe var; tepeden hem kahvenizi içebilir hem de küçük pencerelerinden şehri seyredebilirsiniz.

Lichakiv mezarlığı ve Kiev'dekine benzer açık hava etnografya müzesi de görülesi yerlerden. Lviv'in 2 km kadar dışındaki  bu müzede Polonya köylulerinin yaşamı, mimarisi ve genel anlamda kültürü sergileniyor. High Castle şehrin tepesindeki ormanlık alan; en tepe noktası ise Zamkova Hora diye anılıyor. Yine katedraller, kiliseler, müzeler var tabii ama ilginç bir müzeden bahsetmek gerekirse "oyuncak bahçesi"diyebilirim.

Bir apartmanın arka bahçesi burası. Apartman sakinlerinden birinin bahçede unutulmuş bir oyuncak bulup sahibi belki gelir arar diye bahçenin bir köşesine koymasıyla başlayan girişim, devamında her bulunan oyuncağın buraya getirilip bırakılmasıyla gelişmiş. İsteyenin bazı oyuncakları aldığı, yerine yeni oyuncaklar bıraktığı, çocukların gelip bütün gün tüm oyuncaklarla oynayıp gittigi bu bahçe, sürekli yaşayan ve değişen bir koleksiyona sahip. Apartman sakinleri artan oyuncak sayısini görünce girişime destek verip yerleştirmek için masalar, raflar, askılar vb yapmaya başlamışlar.
Fotoğraflar epey birikti 🧐





































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder