5 Haziran 2014 Perşembe

Evim evim güzel evim



18 Mayıs 2014 Burhaniye


Malaysia Havayolları’na ait uçağımız, 16 Mayıs 19.40’ta Bangkok’tan havalandı ve     Kuala Lumpur üzerinden İst’a vardığımızda saat sabah 06.20’ydi. Yol boyu servis edilen birbirinden lezzetli yemekleri, meyve sularını, şarapları, pastaları ve kahveleri itirazsız yeyip içtikten sonra vermiş olduğumuz kiloların birkaçını daha uçaktayken almaya başlayarak memleketimize döndük.

Yemek aralarında bolca da uyuduğumuzdan, havada kaldığımız süre çok daha fazla olmasına rağmen (aradaki saat farkı nedeniyle) sanki Bangkok’tan gece otobüsüne binmişiz de sabah İstanbul’a inmişiz gibi hissettik.

Havaalanında arkadaşlarımızla vedalaşıp ayrıldıktan sonra hemen alt kata inip metroyla Esenler Otogar’a geçtik. Planımız ilk bulduğumuz otobüse atlayıp bulabilirsek Burhaniye’ye bulamazsak da aktarma yapmak üzere Balıkesir’e geçmekti.

19 Mayıs’ın tatil olacağı ve herkesin havanın da güzel oluşunu fırsat bilip İst’dan kaçıyor olabileceği asla aklımıza gelmemişti tabiiJ Sonuç olarak Esenler’den kalkan ilk otobüsle Bursa’ya, oradan Balıkesir’e oradan da Edremit’e gelmemiz ve son olarak bir taksiye atlayıp evimize ulaşmamız tam 16 saatimizi aldı. Yani neredeyse Bangkok’tan gelirken harcadığımıza eş değer bir sürede İstanbul’dan Burhaniye’ye ulaşabilmiştik. Her ikimiz de o kadar yorgun, bitkin ve perişan durumdaydık ki kapıdan girdiğimiz anda evde yemekleri hazırlamış bizi bekleyen arkadaşlarımızın yüzlerinde gördüğümüz korku ve endişeyi kelimelerle ifade etmem mümkün değil. Tabii ki bu endişe büyük bir mutlulukla ve sevinçle gölgeleniyordu ama sanki eve iki hortlak gelmiş gibiydi ifadeleri; ya da bize çok benzeyen uzaylılar tarafından ziyaret edilmişlerdiJ

Muhteşem bir karşılama, bir sürü lezzetli yemek, boncuk boncuk olmuş duygu yüklü gözler ve sımsıkı kucaklaşmaların ardından tekrar evimizde dostlarımızla, ailelerimizle, kızımız Badem ve oğlumuz Remzi’yle beraberiz. Bahçemiz ormana dönmüş; her şey çıldırmış.. Erikler, limonlar, elmalar dallardan dökülüyor.. Çok özledik. Düşünmemek için sürekli başka şeylere yoğunlaştığımız, birbirimize dahi açıklamaktan korktuğumuz özlemimiz artık sona ermiş durumda; herkes yerli yerinde, sağlıklı ve hepsinden önemlisi “mutlu”. Tıpkı bıraktığımız gibiJ


Yeni bir gezide, yeni hikayelerle, sağlıkla ve mutlulukla yeniden beraber olabilmek dileğiyle “14 Şubat-17 Mayıs 2014 Güneydoğu Asya seyahat notlarımız” burada sona eriyor. Sevgi ve saygılarımızla şimdilik hoşçakalınJ  Yakut&Bora

Bangkok'ta son yemeğimiz

Dönüş yolundayız
Güzel çocuklarım benim..

Kızımız canımız Badem'imiz


Sevgili dostlarımız Nevin'imiz ve Mürvet Ablamız

Evim güzel evim


Oğlumuz Remzi'miz

En meşhur balayı destinasyonlarından bir diğeri Phuket Adası’ndayız


15 Mayıs Phuket

Phuket’te toplam 8 gün kaldık ve bu süre 3 aylık Güneydoğu Asya turumuz boyunca aynı yerde geçirdiğimiz en uzun süreydi. Hem yorgunluğumuzun iyiden iyiye ortaya çıktığı hem de artık tatil yapma isteğimizin baskın olduğu bir anda Kemal ve Seçil’in bize katılması harika oldu. Phuket’te hep beraber bol bol dinlendik, yüzdük, gezdik, Kemal’in hayallerini süsleyen James Bond Adası’nı gördük, kumsallarda taklalar atıp çocuklar gibi çığlık çığlığa dalgalarla boğuştuk.

Her gittiğimiz yerde böyle grup halinde gezen insanlar vardı ve Bora’yla ben onlara bakıp imrenirdik; şimdi burada aynı şeyi biz yaşıyoruz ve bu gerçekten harika bir duyguJ Kendi dilimizi konuşuyoruz, insanların “kim bunlar” bakışları altında bildik tanıdık esprilerle kahkahalar atıp gönlümüzce eğleniyoruz.

Geçen gün biri yanımıza gelip “afedersiniz ama nerelisiniz acaba konuştuğunuz dil farsça mı ”diye sordu; göğsümüzü gere gere Türk’üz, Türkçe konuşuyoruz dedik. Hep birlikte öyle bir mutlu olduk ki sormayın J

Phuket’te Karon Plajı’na 200 metre mesafede bir hostelde kaldık. Karon Plajı Phuket Adası’nın en uzun ve en güzel kumsallarından biri. Aslında daha pek çok güzel kumsal var ama birçoğu büyük oteller tarafından kapatılmış durumda ve ancak günübirlik gidilip gelinebiliyor. Konaklama seçenekleri her bütçeye ve beklentiye uygun değil ne yazık ki L

Karon Plajı’nın hemen yanındaki Kata ve Kata Noi Plajları da çok güzel ancak hem Karon kadar uzun değiller, hem de buralarda deniz Karon’a göre daha dalgalı. Kata’yı daha çok sörf yapan gençler tercih ediyorlar.

Adadaki en güzel ve en uygun gezme şekli motor kiralamak; günlük kiralar 200-350 Baht arasında değişiyor. Üç günlük motor gezimizde adanın hem güneyindeki hem de kuzeyindeki tüm plajları gezip hepsini keşfettik. Hepsinde denize girdik ve bu arada da özellikle kuzeydeki plajlarda ciddi bir yapılaşma olduğuna tanık olduk. Bu bölge tsunami’nin en çok zarar verdiği bölge olması dolayısıyla en fazla  yağmaya uğramış durumda. Her yerde ormanlar kesilmiş içlerine lüx oteller yapılmış. Koylardaki yemyeşil sırtlar yerini kahverengi çatılı yüzlerce apartmana bırakmışlar. Bu yağma yavaş yavaş güneye doğru iniyor ne yazık ki. Buralara gelmeyi düşünenler için önümüzdeki birkaç yıl doğru zaman; sonrasında artık yeşil bulmak mümkün olmayabilir Phuket’te.

Karon Beach sezon sonu olması dolayısıyla sakindi; bizim dışımızdaki turistlerin geneli  Rus’tu. Akşamları müzik dinlemek ve yemek yemek için ya Kata Beach’e ya da Karon’un merkezine gittik.  Kata Beach bu anlamda hem her bütçeye uygun seçkin mekanlara sahipti  hem de çok seçenek vardı.

Bu arada Phuket, tahmin edilebileceği gibi Bangkok’la bile karşılaştırıldığında pahalı bir yer; buradan bir şey almak pek mantıklı değil. Yemek ve konaklama konusunda da aynı şey geçerli ama sezon sonu olması dolayısıyla konaklama konusu pazarlığa açık. Biz 1 hafta için iki kişilik odaya 3000B’a anlaşma yaptık ama sezonda oda fiyatları 700-900 B arasında seyrediyormuş.

Konakladığımız yer olan Hostel Kangaroo sahile çok yakındı; odalarımız gayet büyük ve klimalıydı. Ayrıca buzdolabı, yemek masası ve su kaynatıcısı gibi artılarının yanı sıra balkonları da vardı. Ön cephemiz mango ve hindistancevizi ağaçlarına bakıyordu, etrafımızda gürültü olmadığından akşamları rahat rahat uyuyabildik.

Bu arada Phuket’te masaj da pahalıydı! Chiang Mai’de 150, Bangkok’ta 200 Baht’a taptırdığımız Thai Masajı için buradaki fiyatlar 300-400 Baht !’tan başlıyordu. Bu nedenle Uzakdoğu’da tatilin olmazsa olmazları “masajlar” için de Phuket’in doğru adres olduğunu söyleyemiyoruz ne yazık kiL

Balayı destinasyonlarının en ünlülerinden biri olan Phuklet’te geçirdiğimiz bu 8 gün sonunda şunu söyleyebiliriz ki, Phuket gerçekten cennetten farksız güzel bir ada. Muhteşem koyları ve yemyeşil doğasıyla kesinlikle ziyareti hak ediyor.  Sezon ortasında değil ama sezon sonunda burada 1 hafta hem dinlenme hem de gezip eğlenme açısından süper olabilir. Tam günlük James Bond Adası turu ve yarım günlük Khai Adası turu kesinlikle yapılmalı. Phi Phi Adası için bizce doğru yer Krabi; Phuket’ten gidildiğinde zamanın büyük bölümü yolda geçiyor (1,5 saat gidiş, 1,5 saat dönüş) ve hızlı tekneyle gidilmesine rağmen Phi-Phi Adası’nı keyifle gezmek, denizin keyfini çıkarmak, arkadaki plaja gitmek,…. vs için yeterli zaman kalmıyor.

Evet.. 14 Şubat’ta başladığımız ve 17 Mayıs itibarıyla sona erecek Güneydoğu Asya seyahatimizin sonuna geldik sayılır. Zaman son derece hızlı su gibi akıp geçti; yarın Bangkok’tan kalkacak uçağımızla önce Kuala Lumpur’a oradan da İstanbul’a geçmiş olacağız. Evimize, ailelerimize, dostlarımıza, kızlarımız Badem’le Pakize’ye ve güzel oğlumuz Remzi’ye dönecek olmanın heyecanı iyiden iyiye içimizi titretmeye başladı.  

Sevgili arkadaşlarımız Kemal ve Seçil’in burada bizimle olması en büyük güç kaynağımız; hem onları gezdirelim hem de hep birlikte eğlenelim diyerek gücümüzün son damlalarını kullandık. Buraya geldiklerinden bu yana neredeyse her gün tavuklu pirinç haşlaması yiyen ve “tatlıııııı, kuru fasülyeeee, patates kızartmasııııı, peyniiiiir, zeytiiiiin” diye inleyen arkadaşlarımız, bizim nasıl olup da 3 aydır buralarda hayatta kaldığımızı anlayabilmiş değiller; zaten her ikimiz de 6-7 kilo zayıflamış durumdayız. Bu tur, diyet yapmak isteyenlere itina ile tavsiye olunurJ



Motorsiklet turumuzda Phuket Town'a da uğradık

Kata Beach

Kata Beach

James Bond tekne turundan

James Bond Adası&Plajı

Phuket'in modern tuk-tuk'ları

Konakladığımız Kangroo Guesthouse'un bahçesindeyiz

Karon Beach

Motorsiklet turunda uğradığımız plajlardan Ao Yon 

Kata Noi Beach

Karon Plajı

Nia Harn Beach

James Bond tekne turundan



Bangkok’tan Phuket’e geçiyoruz



7 Mayıs Phuket

Bangkok’tan ayrılacağımız 7 Mayıs sabahı saat 09.00 gibi kahvaltılarımızı yapmış, Phuket’e gidecek 11.30 uçağı için Don Mueang Havalimanı’na gitmek üzere lobide hazırdık.

Büyük çantalarımızı otelin emanetine bıraktığımızdan yanımızda sadece 1 haftalık ihtiyaçlarımızı doldurduğumuz küçük çantalarımız vardı. Ağır yükümüz olmadığı için taksi konusunda acele etmedik ve taksimetreli taksiyi buluncaya kadar  her gelen taksiyi durdurduk J ve önümüzden gelip geçen onlarca taksiden sonra sonunda taksimetreyi açmayı kabul eden bir amcanın arabasına binip yola çıktık.

Yolda amca otoyoldan giderse daha hızlı gideceğini ama bunun için 600 Baht daha vermemiz gerektiğini söyleyince hepimiz bir anda donup kaldık! Allah’tan aklımıza saate bakmak geldi de daha vaktimiz olduğunu ve aceleye gerek olmadığını fark edip “yok vaktimiz var, normal yoldan gidebilirsiniz ”diyebildik ve böylece son anda otoyola girmek yerine normal yola sapabildik. Eğer hızlı karar veremeyip otoyola girmiş olsaydık amca bize ”artık çok geç zaten otoyola girdim çıkamam; mecbur 600 B daha vereceksiniz” diyip kestirip atacaktı!!.

Valla bunlar çok fenalarL amca mamca fark etmiyor tam yola çıkmış bir yere yetişmeye çalışıyorken pat diye böyle bir şey söyleyip yolcuyu gafil avlamaya çalışıyorlar.  Her ihtimali göz önünde bulundurup tuzaklara düşmemek için erken yola çıkmakta ve sürekli uyanık olmakta(biliyorum çok yorucu ama) fayda var J

Kaosan Road’dan Don Muaeng Havaalanı’na varmamız 40 dk sürdü ve toplam 215 Baht tuttu. Taksimetre çalıştırmayı reddeden taksicilerin teklifi ise 600 Baht’la başlayıp en son 400 Baht’a düşmüştü. Trafik çok yoğun değildi ama yoğun bile olsa sanıyorum 300-350 Baht’ı geçmezdi.

Havalimanında çok beklemedik; geceden uçuş kartlarımızı aldığımız için hemen çantalarımızı teslim edip içeriye geçtik. Uçağımız tam zamanında kalktı ve  Phuket Havalimanı’na indiğimizde saat 12.45’ti.

Bizim gibi ilk gelenler için burada Phuket’te son derece sıcak bir karşılama olduğunu söyleyebilirim. Bagajınızı alır almaz etrafınızı tur simsarları sarıyor. En popüler turlar Phi-Phi Adası ve James Bond Adası turları.. Hemen ellerindeki hesap makineleriyle pazarlığı başlatıyorlar ve eğer anlaşır da turu satın alırsanız, sizi alıp otelinize kadar da bedava gönderiyorlar.

Zaten bu nedenle, çıkışta önce hiç taksici görmüyorsunuz. Eğer birinci aşamadan geçer de tur satın almayıp dışarı çıkarsanız, o zaman taksici veya dolmuşcu tacizi başlıyor. Minivanlar kişi başı 200 Baht istiyorlar ama dolmadan kalkmadıklarından biraz beklemek gerekiyor. Taksiler ise pazarlığı 1200 Baht’tan açıp sonunda 900 Baht’a kadar iniyorlar.

Biz hem yükümüz ağır olmadığından hem de bu fiyatları beğenmediğimizden, biraz yürüyüp havaalanının dışına çıktıktan sonra taksi bakmaya karar verdik. Önce taksimetreyi açmayı kabul eden ama daha sonra taksimetreyi kapatıp “sabit fiyat ne vereceksiniz” diyen taksi şoförümüzle pazarlık biraz uzun sürdü ve galiba kendisini biraz kızdırdık ama sonuçta bizi Karon Beach’te kalacağımız otelin kapısına kadar getirdi ve sadece 600 Baht ödedik.

Tur teklifleri konusuna tekrar dönecek olursam, en popüler turlar olan James Bond ve Phi-Phi Adası turlarının fiyatları sezonda 3000 B civarında. Sezon sonu olması dolayısıyla fiyatlar zaten yarı yarıya düşmüş durumda. Bütün plajlarda onlarca tur acentesi var ve hepsi de aynı turlar için bilet satıyorlar. Bilet fiyatları katılımcı sayısına, tekne türüne ve gidilecek yer sayısına bağlı olarak değişiyor tabii ama pazarlık da çok önemli. İyi fiyat nedir derseniz James Bond Adası turu için 900 Baht “iyi fiyat” diyebilirim. Turda yemek, meyve, kano, rehber, çay-kahve-su-kola ücretsiz, ayrıca sabahtan otelden alınıp akşam da aynı şekilde bırakılıyorsunuz.

Biz bu turda gün boyu son derece keyifli yerler görüp gezip eğlendik, hem yemeklerden hem de genel anlamda diğer hizmetlerden memnun kaldık. Rehberlerin sayısıyla ilgi ve alakaları yeterliydi, teknede toplam 50 kişi kadardık ve rahatsız olduğumuz hemen hiçbir şey yaşamadık; tam tersi verdiğimiz her kuruşa fazlasıyla deydi diyebiliriz.

Bu tekneler sezonda 250-300 kişiyle tur yapıyorlar. Sezon sonu olmasından dolayı ancak 50 kişiyle yola çıkabildiklerinden tabii ki daha ferah ve rahat rahat gezmiş olduk; sezon içinde olsa bu teknelerin içinde onca insanla tur yapmak sanıyorum bu kadar keyifli olmaz, ne gidilen yerden, ne de denizden zevk alınabilirdi.

Buraya kadar hep yolculuk ve tur konusunda yaşadığımız sorunlarla ilgili yazmak durumunda kaldım çünkü her yerde o kadar çok tuzak var ki insan ister istemez paronayak oluyorL; bu arada arkadan gelecekleri uyarmayı da vazife gibi görüyor. Bir faydası olabilirse ne mutlu bizeJ

Kata Noi Beach

Kata Noi Beach ile Chalong beach arasındaki manzara
noktasından Karon, kata ve kata Noi Plajları

Cape Panwa ..Phuket'in en güney ucundaki burun

Raya ve Khai Ada turları için özel tekne kiralanan Chalong Beach

Kata Plajı akşam yemeklerimizden
Chalong Beach
Patong Beach
Patong Beach
Patong Beach
Surin Beach
Seam Sing Beach
Self-servis pompalardan yakıt ikmali
Nai Torn Beach'te fırtınaya yakalandık
Dikkat fil çıkabilir!!






Başkent Bangkok’a tekrar merhaba J

4-7 Mayıs Bangkok

Bangkok hem trafik, hem de aşırı nemli, sıcak ve bunaltıcı havasıyla Pattaya’dan sonra epeyce sıkıntılı geldi bize ama sonuçta buralara kadar gelmişken Bangkok’ta bir iki gün geçirmeden ve Grand Palace’ı yada Wat Po’daki 37 metrelik Yatan Buda’yı görmeden buradan gitmek istemiyoruz tabii.

Pattaya’dan Bangkok’a toplam 1,5 saatte geldik ama Kaosan Road yakınlarındaki oteli bulup yerleşmemiz neredeyse 2 saatimizi aldıL  Günlerden Pazar olması ve Bangkok’ta bir başka hafta sonuna denk gelmeyecek olmamız nedeniyle ilk günü  Chatuchak’ta değerlendirmeye karar verdik.

Hem yemek yeriz hem de ne var ne yok bakar belki birkaç şey alırız diye gittiğimiz Chatuchak’ta yaklaşık 3-4 saat geçirdik. Burası şu ana kadar gördüğüm en büyük açık pazarlardan biri; kimilerine göre son derece güzel ve keyifli, kimilerine göre ise gereksiz kalabalık ve aslında pek de özelliği olmayan bir yer. Buradaki hemen her şeyi şehrin değişik yerlerinde kurulan akşam pazarlarında da bulmak mümkün olabilir ama Chatuchak artık bir marka olmuş. Vakit varsa, yorgun değilseniz ve tabii bir de pazarlık yapmaktan hoşlanıyorsanız  Weekend Market “Chatuchak” bizce ziyarete değer.

Açıkçası biz de çok oyalanmadık; sadece birkaç hediyelik alıp bu arada bol bol da gördüğümüz değişik meyvelerden ve lokal yemeklerden deneyip şehre döndük. Çok uzun kalmamamıza rağmen ayaklarımıza karasu inmiş, hepimize bir ağırlık çökmüştü. Kemal’le Seçil çözüm olarak kendilerini ayak masajına teslim ederken, Bora’yla ben tercihimizi klimanın serinlettiği odamızda şekerlemeden yana kullandık.

İkinci gün Bangkok bizi kapalı ve yağışlı bir havayla karşıladı. Otelden ayrılırken hafif hafif çiseleyen yağmur giderek şiddetini artırıp bardaktan boşanırcasına yağmaya başladığında biz, termosumuzda kahvemiz ve Seven-Eleven’dan aldığımız kahvaltılık malzemelerimizle yakındaki bir tapınağın bahçesinde sabah kahvaltısı yapıyorduk.

Açıkçası tapınağın adını bilmiyorum ama bahçesindeki  branda tentenin altında yeralan taş masayla sandalyeler tam 4 kişilikti ve Bangkok’ta kaldığımız 3 gün boyunca bizim kahvaltı mekanımız olduJ Deli gibi yağan yağmura ve etraftakilerin meraklı bakışlarına rağmen tıpkı evimizdeymişiz gibi uzun uzun sohbet ederek  yaptığımız bu kahvaltılar hepimize son derece iyi geldi.. Bu arada hararetli hararetli bir şeyler anlatıp gülen ve sabah sabah önlerine yığdıkları bir sürü tost ekmeğiyle “alışılmadık şeyler yiyen” bu garip insanlar, etrafın epeyce ilgisini çekti diyebilirimJ

Öğle saatlerinde duran yağmurun ardından kiraladığımız bir tekne ile 1-1,5 saatlik bir nehir turu yaptıktan sonra şehrin tapınaklar dünyasına daldık. Bangkok’un bu birbirinden renkli, süslü, dev pagodalarıyla ihtişam saçan tapınaklarında insanın kendini kaybetmemesi mümkün değil doğrusu.

Bangkok akşamlarımız ise Kaosan mekanlarında bira ve müzik eşliğinde yediğimiz Pad Thai’lerle renklendi. Çeşit çeşit tropik meyvelerle sokak tezgahları arasında kaybolup, dünyanın dört bir yanından gelen ve gecenin geç saatlerine kadar eğlencenin dibine vuran gençleri izleyerek sohbetlerimizi koyulaştırdık.

Bangkok’taki son günümüz yine yağmurla ve tapınak kahvaltısıyla başladıJ sonrasında da China Town, Altın Buda heykelinin yer aldığı Wat Trimitr ve elektronik ve alışveriş konusunda dünyanın en büyük alışveriş merkezlerini barındıran Siam Square’le  devam etti. Yağmur ve yağmur etkisiyle tam bir felakete dönüşen Bangkok trafiğinde taksimetreli taksi bekleme zevkinin(!) doruğuna vardığımız son günümüzde yine çok eğlendik, alışveriş merkezlerinde kendimizi kaybedip, ayaklarımıza karasular ininceye kadar gezip dolaştık.

Bu arada konaklama konusunda “Kaosan Road”u tercih ettik. Turist mekanı Kaosan her ne kadar fazla hareketli ve gecenin geç saatlerine kadar devam eden eğlencesiyle biraz gürültülüyse de sezon sonu olması nedeniyle o kadar da rahatsız edici gelmedi bize. Her yere yakın merkezi konumu, aradığımız her şeyi kolaylıkla bulabildiğimiz çarşısı, akşam kurulan sokak tezgahlarındaki yemek çeşitliliği ve de pek çok yere yürüyerek ulaşabilmemiz nedeniyle başka yer de aramadık açıkçası.

Aslında bu benim Bangkok’a ikinci gelişim; ilk olarak 2011 yılında gelmiş, Bangkok ve Chiang Mai’de 2 hafta geçirmiştim. Son derece güzel anılar ve yüzlerce muhteşem fotoğrafla döndüğüm ilk seyahatimde, çok sevgili arkadaşım Aslı Yunusoğlu’nun misafiriydim. Aslı sağolsun elimi sıcak sudan soğuk suya sokturmamış, arabasını ve şoförünü bana tahsis etmiş, o da beni her yere trafiğin en uygun olduğu saatlerde, serin serin klimayla ve de gideceğim yerin tam kapısına bırakacak şeklinde götürmüştü.

Yemek konusunda da hiç zorlanmamıştım. Aslı’yla güzel güzel sebzeler meyveler alıp genelde evde hazırladığımız muhteşem Türk usulü kahvaltılarla ve akşam yemekleriyle uzun uzun özlem gidermiş, canımız tatlı istediğinde -bu gidişimde hiç rastlamadığım- son derece şık pastanelerden nefis pastalar alıp kendimizi ödüllendirebilmiştik. Birkaç gece de dışarı çıkmış, şu anda neresi olduğu konusunda hiçbir fikrim olmayanJ güzel mekanlarda eğlenmiş, klimalı aracımızla mekanın kapısında inip gece de yine kapıdan arabaya binip evimize dönmüştük. Ahhhh Ah!

Kısacası ben o Tayland seyahatimde ne Bangkok’taki trafiğin, ne boğucu sıcağın ne de tam olarak nerede olduğumun farkına varabilmiş, taksicilerle pazarlık yapmadan ya da “tuk-tuk, tuk-tuk” diye peşimde dolaşan adamlardan kurtulmaya çalışmadan ve hepsinden de önemlisi nerede kalınır, nereye nasıl gidilir, ne yenilir ye içilir hiçbir şey öğrenemeden bir elim yağda bir elim balda, prensesler gibi ve de sanki başka bir Bangkok’ta yaşayıp geri dönmüştüm J

Dolayısıyla şimdi Bangkok’u yeni baştan tanıyorum.. Trafiği, saatlerce taksimetreli taksi beklemeyi, taksicilerle pazarlık yapmayı, tuk-tukçularla başetmeyi, nehir teknelerini, tapınakların açılış ve kapanış saatlerini, metroyu, sky train’i, nehir boyundaki pansiyonları ve turist cenneti Kaosan Road’daki Bangkok gecelerini daha yeni öğreniyorumJ


Bundan sonra bir kez daha Bangkok’a gelir miyim bilmiyorum ama gelirsem de çok uzun kalmayacağımı burayı sadece güneye ya da kuzeye geçmek için istasyon olarak kullanacağımı düşünüyorum. 


Grand Palace Bangkok

Kaosan Road gecelerinden

Kaosan yakınlarındaki tapınak bahçesinde kahvaltı masamız

Nehir turu teknesi



Chatuchak Weekend Market


Chatuchak Weekend Market

Sky Train Bangkok trafiğinde en hızlı ve en kolay ulaşım



Nehir turunda karşılaştığımız satıcılardan biri

Wat Po'daki dev Buda heykeli



Kaosan gecelerinden

Uzakdoğu lezzetlerinden "akrepler"