5 Haziran 2014 Perşembe

Başkent Bangkok’a tekrar merhaba J

4-7 Mayıs Bangkok

Bangkok hem trafik, hem de aşırı nemli, sıcak ve bunaltıcı havasıyla Pattaya’dan sonra epeyce sıkıntılı geldi bize ama sonuçta buralara kadar gelmişken Bangkok’ta bir iki gün geçirmeden ve Grand Palace’ı yada Wat Po’daki 37 metrelik Yatan Buda’yı görmeden buradan gitmek istemiyoruz tabii.

Pattaya’dan Bangkok’a toplam 1,5 saatte geldik ama Kaosan Road yakınlarındaki oteli bulup yerleşmemiz neredeyse 2 saatimizi aldıL  Günlerden Pazar olması ve Bangkok’ta bir başka hafta sonuna denk gelmeyecek olmamız nedeniyle ilk günü  Chatuchak’ta değerlendirmeye karar verdik.

Hem yemek yeriz hem de ne var ne yok bakar belki birkaç şey alırız diye gittiğimiz Chatuchak’ta yaklaşık 3-4 saat geçirdik. Burası şu ana kadar gördüğüm en büyük açık pazarlardan biri; kimilerine göre son derece güzel ve keyifli, kimilerine göre ise gereksiz kalabalık ve aslında pek de özelliği olmayan bir yer. Buradaki hemen her şeyi şehrin değişik yerlerinde kurulan akşam pazarlarında da bulmak mümkün olabilir ama Chatuchak artık bir marka olmuş. Vakit varsa, yorgun değilseniz ve tabii bir de pazarlık yapmaktan hoşlanıyorsanız  Weekend Market “Chatuchak” bizce ziyarete değer.

Açıkçası biz de çok oyalanmadık; sadece birkaç hediyelik alıp bu arada bol bol da gördüğümüz değişik meyvelerden ve lokal yemeklerden deneyip şehre döndük. Çok uzun kalmamamıza rağmen ayaklarımıza karasu inmiş, hepimize bir ağırlık çökmüştü. Kemal’le Seçil çözüm olarak kendilerini ayak masajına teslim ederken, Bora’yla ben tercihimizi klimanın serinlettiği odamızda şekerlemeden yana kullandık.

İkinci gün Bangkok bizi kapalı ve yağışlı bir havayla karşıladı. Otelden ayrılırken hafif hafif çiseleyen yağmur giderek şiddetini artırıp bardaktan boşanırcasına yağmaya başladığında biz, termosumuzda kahvemiz ve Seven-Eleven’dan aldığımız kahvaltılık malzemelerimizle yakındaki bir tapınağın bahçesinde sabah kahvaltısı yapıyorduk.

Açıkçası tapınağın adını bilmiyorum ama bahçesindeki  branda tentenin altında yeralan taş masayla sandalyeler tam 4 kişilikti ve Bangkok’ta kaldığımız 3 gün boyunca bizim kahvaltı mekanımız olduJ Deli gibi yağan yağmura ve etraftakilerin meraklı bakışlarına rağmen tıpkı evimizdeymişiz gibi uzun uzun sohbet ederek  yaptığımız bu kahvaltılar hepimize son derece iyi geldi.. Bu arada hararetli hararetli bir şeyler anlatıp gülen ve sabah sabah önlerine yığdıkları bir sürü tost ekmeğiyle “alışılmadık şeyler yiyen” bu garip insanlar, etrafın epeyce ilgisini çekti diyebilirimJ

Öğle saatlerinde duran yağmurun ardından kiraladığımız bir tekne ile 1-1,5 saatlik bir nehir turu yaptıktan sonra şehrin tapınaklar dünyasına daldık. Bangkok’un bu birbirinden renkli, süslü, dev pagodalarıyla ihtişam saçan tapınaklarında insanın kendini kaybetmemesi mümkün değil doğrusu.

Bangkok akşamlarımız ise Kaosan mekanlarında bira ve müzik eşliğinde yediğimiz Pad Thai’lerle renklendi. Çeşit çeşit tropik meyvelerle sokak tezgahları arasında kaybolup, dünyanın dört bir yanından gelen ve gecenin geç saatlerine kadar eğlencenin dibine vuran gençleri izleyerek sohbetlerimizi koyulaştırdık.

Bangkok’taki son günümüz yine yağmurla ve tapınak kahvaltısıyla başladıJ sonrasında da China Town, Altın Buda heykelinin yer aldığı Wat Trimitr ve elektronik ve alışveriş konusunda dünyanın en büyük alışveriş merkezlerini barındıran Siam Square’le  devam etti. Yağmur ve yağmur etkisiyle tam bir felakete dönüşen Bangkok trafiğinde taksimetreli taksi bekleme zevkinin(!) doruğuna vardığımız son günümüzde yine çok eğlendik, alışveriş merkezlerinde kendimizi kaybedip, ayaklarımıza karasular ininceye kadar gezip dolaştık.

Bu arada konaklama konusunda “Kaosan Road”u tercih ettik. Turist mekanı Kaosan her ne kadar fazla hareketli ve gecenin geç saatlerine kadar devam eden eğlencesiyle biraz gürültülüyse de sezon sonu olması nedeniyle o kadar da rahatsız edici gelmedi bize. Her yere yakın merkezi konumu, aradığımız her şeyi kolaylıkla bulabildiğimiz çarşısı, akşam kurulan sokak tezgahlarındaki yemek çeşitliliği ve de pek çok yere yürüyerek ulaşabilmemiz nedeniyle başka yer de aramadık açıkçası.

Aslında bu benim Bangkok’a ikinci gelişim; ilk olarak 2011 yılında gelmiş, Bangkok ve Chiang Mai’de 2 hafta geçirmiştim. Son derece güzel anılar ve yüzlerce muhteşem fotoğrafla döndüğüm ilk seyahatimde, çok sevgili arkadaşım Aslı Yunusoğlu’nun misafiriydim. Aslı sağolsun elimi sıcak sudan soğuk suya sokturmamış, arabasını ve şoförünü bana tahsis etmiş, o da beni her yere trafiğin en uygun olduğu saatlerde, serin serin klimayla ve de gideceğim yerin tam kapısına bırakacak şeklinde götürmüştü.

Yemek konusunda da hiç zorlanmamıştım. Aslı’yla güzel güzel sebzeler meyveler alıp genelde evde hazırladığımız muhteşem Türk usulü kahvaltılarla ve akşam yemekleriyle uzun uzun özlem gidermiş, canımız tatlı istediğinde -bu gidişimde hiç rastlamadığım- son derece şık pastanelerden nefis pastalar alıp kendimizi ödüllendirebilmiştik. Birkaç gece de dışarı çıkmış, şu anda neresi olduğu konusunda hiçbir fikrim olmayanJ güzel mekanlarda eğlenmiş, klimalı aracımızla mekanın kapısında inip gece de yine kapıdan arabaya binip evimize dönmüştük. Ahhhh Ah!

Kısacası ben o Tayland seyahatimde ne Bangkok’taki trafiğin, ne boğucu sıcağın ne de tam olarak nerede olduğumun farkına varabilmiş, taksicilerle pazarlık yapmadan ya da “tuk-tuk, tuk-tuk” diye peşimde dolaşan adamlardan kurtulmaya çalışmadan ve hepsinden de önemlisi nerede kalınır, nereye nasıl gidilir, ne yenilir ye içilir hiçbir şey öğrenemeden bir elim yağda bir elim balda, prensesler gibi ve de sanki başka bir Bangkok’ta yaşayıp geri dönmüştüm J

Dolayısıyla şimdi Bangkok’u yeni baştan tanıyorum.. Trafiği, saatlerce taksimetreli taksi beklemeyi, taksicilerle pazarlık yapmayı, tuk-tukçularla başetmeyi, nehir teknelerini, tapınakların açılış ve kapanış saatlerini, metroyu, sky train’i, nehir boyundaki pansiyonları ve turist cenneti Kaosan Road’daki Bangkok gecelerini daha yeni öğreniyorumJ


Bundan sonra bir kez daha Bangkok’a gelir miyim bilmiyorum ama gelirsem de çok uzun kalmayacağımı burayı sadece güneye ya da kuzeye geçmek için istasyon olarak kullanacağımı düşünüyorum. 


Grand Palace Bangkok

Kaosan Road gecelerinden

Kaosan yakınlarındaki tapınak bahçesinde kahvaltı masamız

Nehir turu teknesi



Chatuchak Weekend Market


Chatuchak Weekend Market

Sky Train Bangkok trafiğinde en hızlı ve en kolay ulaşım



Nehir turunda karşılaştığımız satıcılardan biri

Wat Po'daki dev Buda heykeli



Kaosan gecelerinden

Uzakdoğu lezzetlerinden "akrepler"





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder