24 Ocak 2013 Perşembe.. Sucre’den dün saat 21.00’de
hareket eden otobüsle 10 saat yolculuk sonrası Oruro’ya vardık; Sucre-Oruro arası yol son derece düzgün;
herhangi bir rahatsızlık yaşamadan olması gereken saatte yani sabah saat
05.00’te Oruro terminalindeydik.
Sabahları bu saatlerde
terminaller pek de hoş olmuyorlar açıkçası.. Her yer kapalı, hava karanlık,
yerlerde kıyı köşelerde uyuyanlar, taksicilerin meraklı bakışları.. “Hemen bir hostel bulup biraz kestirelim sonra
da şehri dolaşmaya çıkarız” diyerek etrafa bakınmaya başladık. Terminal
civarında geceliği 200-250 BOB’dan birkaç otel dışında aradığımız gibi bir yer
bulamadık; hafiften hava da aydınlanmaya başladığı sırada sonradan Güney Koreli
olduğunu öğrendiğimiz Cyan’la karşılaştık. O da aynı şekilde bu sabah Sucre’den
gelmiş ve hostel bakıyormuş; neyse hep beraber bir taksiye atlayıp şehir merkezine
gitmeye karar verdik.
Şehir merkezi yaklaşık
10 dk mesafedeydi ancak bu saatlerde orada da durum terminaldekinden pek farklı
değildi. Taksici bizi bıraktıktan itibaren 45 dk-1 saat boyunca sırtımızda
çantalar o otel senin bu otel benim dolaştık; hepsi birkaç kapı üst üste
şekilde kilitli, içeride ne bir ışık ne bir hareket, ziller cevap vermez
durumda epey bir yer gezdik.. Neyse sonunda saat 07.00’ye doğru otellerden
birinde bir hareket belirdi ve biz de hemen kapısında beliriverdik..
İngilizce-İspanyolca derdimizi anlattıktan sonra şükürler olsun ki hem wi-fi hem kahvaltısı hem de hepimize birden uygun odası olan bu otele yerleşmeye
karar verdik. Hemen çantaları odaya bırakıp kahvaltıya çıktık; kahvaltı
sonrasında artık ayakta duracak halimiz olmadığından birkaç saatliğine
kestirmek üzere yataklara koştuk..Uyandığımızda saat 13.00 civarıydı ve
karnımız açtı.. Toparlanıp hem şehri gezmek hem de yiyecek bir şeyler almak üzere dışarı çıktık.
Oruro deniz
seviyesinden 3710 mt yüksekte, Bolivya’nın büyük kentlerinden biri, folklorik
başkent olarak anılıyor, en büyük olayı da Oruro Karnaval’ı.. Her yerde 9 Şubat’ta başlayacak ve 3 gün
sürecek karnaval için hazırlıklar var. Bütün her yer bakımdan geçiyor, eksikler
tamamlanıyor ve Oruro karnaval için gelecek yerli ve yabancı misafirlerini
ağırlamak üzere harıl harıl çalışıyor.
Şehirde Plaza
Principal ve civarındaki hareketli sokaklar dışında pek de gezilecek bir yer
yok. Güney Amerika’nın diğer yerlerinde olduğu gibi burada da her 3 dükkandan
biri farmacia yani eczane, ama raflarda ilaç dışında hemen her şey var; geri kalan 2 dükkandan biri cep telefoncu
diğeri de ya bakkal ya da fotokopici!!
Bu arada Oruro’da
tepede devasa bir Meryem Ana heykeli var; diğer şehirlerde mirador diye geçen
ve şehrin en yüksek tepesinde yeralan fotoğraf noktası burada galiba bu
heykelin olduğu tepe.. Karnımızı doyurur doyurmaz hemen tepeye giden bir
minibüse atladık; yaklaşık 15 dk sonra tepenin bir alt noktasında gecekondu
mahallesi benzeri bir yerdeydik.
Yürüyerek heykelin olduğu yere çıktık; İsa’nın başı kenarda duruyordu
henüz kaidesine konmamıştı ama
çalışmalar devam ediyordu; belli ki bu da karnavala kadar bitirilmesi
gerekenler arasındaydı.. Belki de hafta içi olmasından pek fazla ziyaretçisi
yoktu; biz dahil toplam 10-15 kişiydik. Buradan şehrin kenarında yeraldığı Uru-Uru Gölü’ne kadar hemen hemen 270
derecelik bir Oruro manzarası görmek mümkün.. Biraz fotoğraf çekip temiz ve
serince havanın keyfini çıkardıktan sonra yavaş yavaş yürüyerek aşağıya şehre
inip, Mercado Central denen bizdeki Kemeraltı yada Mahmutpaşa benzeri yerde
dolaştık.
Meyve sebzeden
pastaya, cep telefonundan elbiselik kumaşa, ekmekten kırmızı ete, oyuncaktan
çantaya ve defter kitaba ne ararsanız bulabileceğiniz Mercado Central, saat
19.00’dan itibaren tam anlamıyla bir “açık lokantaya” dönüşüyor. Tavuk çevirme
başta olmak üzere, etler yumurtalar kızgın yağlarda pişirilip salçalı soğanlı
soslarla hamburgere benzer şekilde ekmek arası
servis ediliyor, gözleme benzeri börekler yanında kayısı şerbetiyle
satılıyor, tencereler içinde kavrulan etler, haşlanmış patates ve salatayla
tabaklara konuyor. Herkes çoluk çocuk bir kenara oturup akşam yemeği işini hem
pratik hem de ucuza sokakta çözüyor.. Biz ise bütün bu
manzaraları seyredip yeterince doyduğumuza kanaat getirdikten sonra hastalıktan
yeni kurtulan midelerimiz için biraz peynir, ekmek ve meyve alıp tekrar otele
dönüyoruz:(
Gece sokaktan gelen müzik sesleriyle irkiliyoruz; odamız arka tarafa baktığından tam olarak ne olduğunu anlayamıyoruz ama Bora hemen makineyi kapıp aşağıya koşuyor. 15-20 dk sonra geri döndüğünde ise elinde, karnaval provaları nedeniyle sokakları dolduran gösteri ekiplerinin video görüntüsü var:) Birlikte seyrediyoruz; yarın sabah kahvaltıdan sonra yönümüz idari başkent La Paz!