9 Mayıs 2013 Perşembe

Buenos Aires'den Uruguay'a Geçiş





4 Aralık 2012.. Colonia Express’e BsAs-Colonia Del Sacramento için kişi başı 207 AR$ ödedik; feribot söylendiği gibi 18.30’da hareket etti. Öncesinde pasaport kontrolü vardı tabii; Arjantin çıkış ve Uruguay giriş damgalarımızı vurdurup çantalarımızı bagaj bölümüne bırakır bırakmaz bütün gün dolaşmanın verdiği yorgunlukla koltuklarımıza yığılıp kaldık.  Burada güzel bir şey var; Arjantin çıkış ve Uruguay giriş işlemi aynı ofiste yan yana oturan görevliler tarafından yapılıyor. Zaman kaybını önleyen gerçekten çok iyi düşünülmüş bir uygulama..




Colonia del Sacramento’ya vardığımızda saat 19.30’du; para değişimi ve hostel arama derken saat 21.00 oluverdi. Hostelin hemen yanındaki marketten akşam yemeği için peynir-ekmek alıp bir de kahve yapıp alelacele atıştırdıktan sonra günü bitirmeye hazırdık; tek istediğimiz derin bir uykuydu..

5 Aralık 2012.. Colonia Del Sacramento Rio De La Plata nehri kıyısında eski bir Portekiz kolonisi.. Son derece şirin Arnavut kaldırımlı sokakları, şık butik restaurantları (geceleri canlı müzik ve tango gösterileri var), kahverengi sularına rağmen uzuuun plajı ve yemyeşil doğasıyla sessiz sakin küçücük bir sahil kasabası.
Çok turistik olduğu söylenemez. İnsanlar genelde nazik ve duyarlılar; yolda yürürken haritaya bakar vaziyette sizi gören hemen herkes “yardım edebilir miyim nereyi arıyorsunuz” diye soruyor mesela.  Gece dışarı çıkmak mümkün olduğu gibi gündüz de sanki bir Avrupa şehrinde dolaşıyormuşçasına güvende hissediyorsunuz kendinizi.. Uruguay şu ana kadar görebildiğimiz Brezilya ve Arjantin'den daha farklı; temiz, güvenli ve bir de "ucuz" sayılabilir. 1 TL =10,9 Uruguay pezosu.




Turist enformasyon ofisinden öğrendiğimiz kadarıyla Colonia Del Sacramento Belediyesi kültürel anlamda son derece aktif; hemen her gün mutlaka bir tiyatro, sinema, opera veya tango gösterisi var. Bu arada geceleri, Plaza de Mayo’nun Arnavut kaldırımlı sokaklarındaki küçük restaurantlarda da canlı müzik ve tango gösterileri yapılıyor.. Antika arabalardan yapılmış iki kişilik özel localarda yemek yiyip şarap içerek tango izlemek mümkün..




Eski şehir ve civarındaki birkaç tarihi yerin fotoğrafını çektikten sonra şehrin  tamamını yürüyerek dolaştık.. Sahilde oturup güneşlendik ve balık tutanları seyrettik. Akşamüstü deniz fenerinin tepesine tırmanarak şehrin yukarıdan fotoğraflarını çektikten sonra akşam yemeği için bir şeyler alıp hostele döndük. Bundan sonraki seyahat planımızı yapıp, Buenos Aires dönüş ve BsAs-Ushuaia uçuş tarihimizi netleştirip internetten bilet organizasyonumuzu yaptıktan sonra biraz dışarı çıkıp Colonia Del Sacramento’nun gecesini görelim dedik.

Plaza De Mayo ve civarındaki restaurantlar dışında gece sokaklar gayet sessiz ve tenha; daha çok bir emekli kasabası gibi burası; insanlar aileleriyle evlerinde, bahçelerindeler.. Kısa bir yürüyüş ve Casino turundan sonra tekrar hostele döndük; yarın sabah Montevideo’ya gitmek üzere tekrar yollara düşeceğiz.

6 Aralık 2012.. Uruguay'daki 3.günümüz.. Colonia Del Sacramento'da kaldığımız 2 gecenin ardından bugün, sabah 09.15 otobüsüyle geldiğimiz başkent Montevideo'dayız. Hava kapalı ve yağmurlu; internete göre yağmur birkaç gün daha devam edecek..

Çantaları hostele bırakır bırakmaz yağmurluklarımızı giyip kendimizi dışarı attık ve zaman zaman yoğunlaşan yağmura rağmen Montevideo şehir merkezini gezdik. Akşam burada kalıp yarın hava biraz açarsa bugün görmediğimiz yerleri, özellikle de meşhur Pocitas Plajı'nı görelim istiyoruz. Montevideo’daki hostelimiz terminale 100 mt mesafede; iki kişilik oda(banyo içinde) için 700 Uruguay pezosu ödüyoruz.


Rio De La Plata, Montevideo'dan itibaren yerini Atlantik Okyanusu’na bırakıyor ve  Atlantik kıyısındaki şirin kasabalar Punto Del Este, Punto Del Diablo, La Paloma, Atlantida Uruguay’ın en önemli turistik noktaları. Buralar araç kiralanarak rahatlıkla gezilebilir; Brezilya sınırındaki Cuy en son nokta ve buraya kadar yaklaşık 300 km’lik bir sahil var. Eğer şansınıza güneşli bir havaysa -bizdeki gibi yağmura denk gelmediyseniz- hele de birkaç kişiyseniz araç kiralamak gerçekten hem keyifli hem de çok ekonomik olabilir..



07 Aralık 2012.. Montevideo bu sabah bulutların arasından kendini gösteren güneşle karşıladı bizi; anladık ki dünkü yağmura rağmen yaptığımız geziden utanmış, cömertlik yapıp gitmeden iyice bir görelim diye koşulları bize uygun hale getirmiş.Kahvaltımızı yapar yapmaz  sokaklarda kaybolmak üzere hostelden fırladık.

Bu arada dün gece tarhana çorbası pişirdik ve sonrasında da bir yandan matemizi içerken  bir yandan da Kemal’in yüklediği yeni filmlerden birini izledik; tıpkı evimizdeki gibiJ Tek fark çay yerine mate içiyor olmamızdı.. Bu sabah dışarı çıkarken de üzerimizde hiçbir tedirginlik yoktu sanki biz de Uruguaylıydık ve herkes gibi günlük alışverişe gidiyorduk..


Uruguaylılar hem ırk, hem genel yaşantıları, hem de damak tatları anlamında bize çok benziyorlar. Diğer yerlerden farklı olarak burada ilk kez kendimizi “buraya ait gibi” hissediyoruz. Bu, ya burayla alakalı bir şey ya da biz bu seyahat tedirginliğini atıp rahatlamaya ve kurduğumuz bu yeni yaşam şekline alışmaya başladık. Bu durum da Uruguay’a denk geldi mesela.. kim bilir? Bakalım göreceğiz:)

Montevideo sokaklarına dünden biraz aşina olduğumuzdan, bir de dediğim gibi kendimizi buralı gibi hissettiğimizden son derece emin adımlarla ilerleyerek bisiklet kiralayacağımız yere kadar geldik. Bisiklet kirası saat başı 20 Uruguay pesosu yani 1,9 TL gibi..

Bisikletleri aldıktan sonra  sahile çıkıp yaklaşık 10-12 km’lik sahil boyunca Pocitas Plajı’na kadar gitmeye karar verdik. Rio De La Plata’nın Atlantik’le birleştiği bu sahilde sağımızda coşkun dalgalar solumuzda ise Montevideo’nun bizdekilere benzer 10-12 katlı lüx apartmanları  kendimizi kah İzmir Alsancak Kordon’unda kah Antalya Konyaaltı’nda hissederek ilerledik. Yeterince gittiğimize emin olduktan sonra dönüşe geçtik ama bu kez rüzgara karşı gidiyorduk ve başladığımız saate göre rüzgar hızını artırmış, dalgaların kıyıya her vuruşunda sular neredeyse araçların geçtiği yola kadar gelir olmuştu. Bir saat kadar bu şekilde pedal çevirdikten sonra yorulmuş, acıkmış ve susamıştık. Sahil boyundaki restaurantlardan birine girip hem karnımızı doyuralım hem de bir şeyler içelim istedik.


Önce hemen buzlu birer viski söyledik; yanında da Uruguay’ın meşhur lezzetlerinden biri olan Civito istedik. Civito, patates kızartması, pilav, biftek, sahanda yumurta, domates ve marul’un bir arada ve aynı tabak içinde sunulan şekli. Biraz karışık oldu tabii ama şöyle anlatırsam belki daha net olur; tabağın en altına yarı patates kızartması yarı pilav koyuyorlar, sonra bunların üzerine güzel pişirilmiş kocaman bir biftek yerleştirip en üstüne de sahanda pişirilmiş yumurta oturtuyorlar. Domates ve marulla da tabağı süslüyorlar. Öyle büyük bir porsiyon ki biz ikimiz rahatlıkla doyduk diyebiliriz.




Viskilerimizi bitirir bitirmez tekrar yola koyulup yaklaşık 3,5 saatlik bu zorlu (dönüş için geçerli) ama keyifli bisiklet turunu tamamladık. Otobüs saatine daha epeyce olduğundan, kalan zamanı etrafta yavaş yavaş gezinerek ve dün yağmur altında görmeye çalıştığımız yerleri bu kez güzel havada izleyerek geçirdik..

Hostele gelir gelmez ilk yaptığımız sıcak su hazırlayıp birer kahve içmek oldu. Buralarda istediğimiz gibi çay bulamadığımızdan yıllar içinde yerleşmiş olan çay içme alışkanlığımızı yolculuk başından buyana hemen hergün birkaç kahve içerek gideriyoruz.. kahveleri yapıp otobüs saatine kadar hem film izledik hem de günün yorgunluğunu üzerimizden attık.  Otobüsün kalkmasına yarım saat kadar kala tekrar terminaldeydik; check-in işlemlerimizi yaptırdıktan sonra yerlerimize yani ikinci kattaki en ön koltuklara yerleştik. Sabah tekrar BsAs’teyiz:)


1 yorum:

  1. super
    şubat ayında bounes aires teyim okuduktan sonra planıma uruguay ı dahil edeceğim...

    YanıtlaSil