01 Ocak 2013 Salı.. Yeni yılın ilk günü ve bizim Santiago’daki üçüncü günümüz..
Santiago’ya geldiğimizden buyana son derece hareketli ve de yorucu günler
yaşadığımızdan akşamları yazmak pek mümkün olamadı; sadece fotoğraf yükleyebildik.
Şu anda Santiago-Valparaiso otobüsündeyiz ve yazmak için yaklaşık 2 saatimiz
var; bu da sanıyorum son 2 günün özetini yapmaya yetecek..
29 Aralık’ta Pucon’dan ayrılıp 10 saatlik bir yolculukla sabah saat 07.00 gibi Santiago terminaline indik. Burada yol paraları sabit değil; gidilen saate, döneme ve otobüsteki yer sayısına göre değişiyor. 11.100 CLP 10 saatlik semi-cama yolculuk için beklediğimizin altında bir fiyattı; şanslıydık.
Santiago’da Pazar
günleri metro seferleri saat 09.00’da başladığı için bir yerde oturup sabah
kahvemizi içtik. Elimizdeki hostel adresine gitmek üzere Republica Meydanı’na
geldiğimizde saat 09.30’du ve sokaklar bomboş, dükkanlar kapalı, şehir adeta
terk edilmiş gibiydi.. Yolda karşılaştığımız ve sonradan adının Victor olduğunu
öğrendiğimiz son derece nazik ve yardımsever bir asker sayesinde hostelimizi
bulduk. Çantalarımızı odamıza bırakıp Victor’la bir kahve
içip biraz sohbet ettik, nereler gezilir hakkında önerilerini aldıktan sonra
her zaman yaptığımız gibi yine yollara düşmüştük.
Hava geldiğimizden
buyana günlük güneşlik, hatta biraz sıcak olduğu bile söylenebilir. Sıcaklık
öğle saatlerinde 30 derecelere kadar çıkıyor ve bu da yürüyerek yaptığımız
şehir turlarında epeyce zorlayıcı oluyor. İlk gün Pablo Neruda’nın Şili’deki üç
evinden biri olan Las Chascona’yı, San Cristobal tepesini, el sanatları
sergilerinin bulunduğu önemli caddelerinden Pio Nono’yu ve
Parque Municipal’i gezip Şili’nin
faşist askeri diktatörü Pinochet tarafından yapılan darbe esnasında intihar
ettiği söylenen ancak kafasında 2 kurşun deliği olması nedeniyle pek çok kişinin suikaste uğradığından emin olduğu -ölümü konusu bugün bile
hala net olmayan- efsanevi sosyalist lider Salvador Allende’nin o zamanki
başkanlık sarayı Palacio A La
Moneda’yı gördük. Bina şu anda darphane olarak kullanılıyormuş.
İkinci günümüzde ise
sabahtan Concha i Torro adında bir şarap
fabrikasına gidip, sonrasında Maipo
nehri kenarında yeralan üzüm bağları ve meyve bahçeleri arasında dolaşıp (bu
bölgeye Cajon Del Maipo deniyor) öğleden sonra da Plaza de Armas (Ordu Meydanı)
ve Mercado Central (Balık pazarı)’i görüp şehirdeki yılbaşı hazırlıklarını
izledik.
Yeni yıl hazırlıkları
öğleden itibaren kurulan tezgahlardaki maskeler, peruklar, şapkalar,
bizdekinden farklı olarak “sarı külot ve sütyenler” ve konfetilerin
renklendirdiği sokaklarda başlamıştı. Kalabalık ilerleyen saatlerde arttı ve
akşam yapılacak konser ve kutlamalar nedeniyle belli meydanlar araç trafiğine
kapatıldı.
Yılbaşı gecesi binlerce Santiagoluyla beraber
sokaklardaydık; başımızda peruklarımız ve elimizde içkilerimizle Republica
Meydanındaki dev ekrandan canlı yılbaşı konserini izleyip, dans edip, arada
Santiagolularla birlikte “Viva Chile” diye bağırarak yeni yıla girdik.. Her ikimiz için de bu yılbaşı özeldi; Bora
hayatında ilk kez bir yılbaşı gecesi çalışmıyordu!!! benim de farklı bir ülkede
ilk yılbaşımdı.. İnanılmaz kalabalık ve
birbirinden farklı ülkelerden gelen binlerce insan aynı duyguları paylaşıp
sarılıp kucaklaşarak fotoğraflar çektirdik.
Şarkıların ritmine uyarak dans edip son saniyeleri hep birlikte ama ayrı dillerde sayarak yüzlerce ama çok yüksek, rengarenk, harika görüntülerle patlayıp tepemizden aşağıya yağan ve neredeyse 40-45 dk süren havai fişek gösterisi eşliğinde yeni yıla girerken gözlerimizi yaşartacak denli duygulu ve MUTLUYDUK!!
Şarkıların ritmine uyarak dans edip son saniyeleri hep birlikte ama ayrı dillerde sayarak yüzlerce ama çok yüksek, rengarenk, harika görüntülerle patlayıp tepemizden aşağıya yağan ve neredeyse 40-45 dk süren havai fişek gösterisi eşliğinde yeni yıla girerken gözlerimizi yaşartacak denli duygulu ve MUTLUYDUK!!
2013’te mutluluklarımızın devam etmesi ve yeni yılın hayatımızı
geriden gelen sıkıntıları unutturacak güzelliklerle doldurması
dileklerimizle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder