9 Mayıs 2013 Perşembe

Ushuaia'dan Puerto Natales'e..


11 Aralık 2012.. Sabah 04.30 gibi uyanıp duş aldıktan sonra çantalara konulacak son şeyleri toparlayıp aşağıya inip kahve hazırladık; akşam kahvaltı için aldığımız çöreklerle birlikte bir kahve içtikten ve bu arada Puerto Natales için hava durumunu bir kez daha kontrol ettikten sonra otobüsün kalkacağı yere doğru yola koyulduk.


Pourvenir'den-Punta Arenas'a Macellan Boğazı'nı geçeceğimiz feribot




Ushuaia’dan Rio Grande’ye bizi getirecek araba 20 kişilik bir minibüstü.. Çantaları bagaja verip yerimize oturduktan yaklaşık 3 saat sonra Rio Grande’ye vardık. Yol boyuca dümdüz bomboş araziler geçtik, arada bir birkaç at ve inekle nadiren gözümüze takılan birkaç ev dışında yollarda hiçbir şey yoktu..

Yolların kenarlarında daha önce internette de okuduğum yolda ölen insanlara ait küçük mezarlar dikkatimizi çekti. Bazı yerlerde sadece bir tane bazı yerlerde on-iki tane yan yana (otobüs veya minibüs kazası gibi birşey düşündürdü bize) yapılmış, çiçeklerle süslenmiş kiminin içinde fotoğraf kiminin içinde küçük heykelcikler olan minicik evler..

Rio Grande’de yaklaşık 1 saat oyalandıktan sonra Pacheco firmasının bizi Punta Arenas’a götürecek otobüsü geldi ve bilette yazdığı gibi saat 10.00’da hareket etti. Ushuaia-Punto Arenas ve Punta Arenas-Puerto Natales için kişi başı toplam 400 AR$ ödedik.

12 Aralık 2012 Torres Del Paine.. Nihayet Şili'nin Puerto Natales şehrindeyiz. Ushuaia’ya iner inmez bilet işimizi halletmemiz gerektiğini bilmediğimiz ve işimizi Pazar gününe bıraktığımız için biraz sürünerek ve ancak 3 aktarma yaparak Puerto Natales’e vardık. Toplam 15 saatimiz yolda geçti ama neyse sonunda buradayız..

Yolculuğun en güzel anı Macellan Boğazı’nı geçtiğimiz feribotta geçen zamandı. Feribotun Pourvenir’e yanaşmasından araçların ve yolcuların binişine, hareket edip Macellan Boğazı’nı katederek Punta Arenas’a gelişine kadar müthiş keyif aldık.. Bugüne kadar dünya haritasında gördüğümüz ve İspanyolca Tierre Del Fuego, Türkçe Ateş Toprakları denen adayı Güney Amerika Kıtası’ndan ayırıp bu arada da Atlantik’i kısa yoldan Pasifik’e bağlayan Macellan Boğazı’nı geçiyorduk:)

Puerto Natales’e varır varmaz ve hostelimizi ayarlayıp çantalardan kurtulur kurtulmaz ilk iş ertesi gün yani bugün için Torres Del Paine Milli Parkı'na tur bakmak oldu. Çünkü meteorolojiye göre bugün, bu haftaki tek yağmursuz gün olacaktı..

Diğer hostellerde olduğu gibi bizim kaldığımız Hostel Geminis de Torres Del Paine turu düzenliyordu; birkaç yere daha fiyat sorduktan sonra hostelin turunda karar kılıp biletlerimizi aldık. P.Natales’teki hostel fiyatları kişi başı gecelik 10.000 CLP civarındaydı (kahvaltı ve özel banyo ile) ama biz birkaç gün kalacağımız için biraz pazarlık yapıp iki kişi için gecelik 14.000 CLP ödedik. Torres Del Paine turunu da her yerde aynı olan 20.000 CLP’ye satın aldık. (Yani 40 TL gibi)

Bu sabah, akşam yorgun geldik falan demeden saat 06.00'da kalkıp duşumuzu alır almaz kahvaltıya indik ve 07.30'da Torres Del Paine Milli Parkı'na gidecek minibüse atlamıştık..









Torres Del Paine Milli Parkı tek kelimeyle muhteşem.. Göller, şelaleler, dağlar, doğal yaşamla içiçe trekking rotaları ve buzulları ile sayısız aktivite imkanı sunuyor. İyi bir havaya denk gelinirse mutlaka birkaç gün ayırıp burada doğada kalınması ve meşhur yürüyüş parkuru W’nun tamamlanması harika olabilir.

Bu arada parkın makus kaderi yangınlarmış.. Altı yıl önce çok büyük bir yangın çıkmış ve hektarlarca alanı küle çevirmiş. Gelen ziyaretçilerin yaktıkları kamp ateşlerinden çıkan yangın rüzgarın etkisiyle bir anda yayılmış ve önü alınamamış.. Yakınlarda çıkan yeni bir yangınla da yine çok ciddi bir alan yok olmuş; üstelik bu kez 6 yıl önceki yangından sonra yeni yeni büyümeye başlayan yeni fidanlar da yanmış. Punta Arenas'tan gelirken gördüğümüz, yolun sağında ve solunda km'lerce uzanan ve sanki büyük bir fırtınadan çıkmış gibi görünen orman manzaralarının nedenini anlayıp kahrolduk tabii!!











Tam günlük tur yaklaşık 11 saat kadar sürüyor ve fiyatı 20.000 Şili pezosu. Döndüğümüzde saat 18.30 gibiydi ve havanın bu kadar geç karardığı bu bölgelerde bu saatler öğle gibi olduğundan ağır ağır makarnamızı pişirip akşam yemeği için hazırlık yaptık. Şu anda saat 10.30 ve hava hala aydınlık, pırıl pırıl!!

Yarın yine buradayız; herhangi bir aktivite düşünmüyoruz sadece biraz şehri gezip El Calafate yolculuğumuz için bilgi toplamak ve hazırlık yapmak istiyoruz. Bir sonraki durağımız dünyanın en muhteşem yerlerinden biri olan Perito Moreno Buzulu..







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder