28 Mayıs 2013 Salı

Başkent Sucre'deyiz



22 Ocak 2013 Sucre.. Dün gece saat 20.30’da bindiğimiz Flota Bolivar isimli firmanın aracıyla tam 12 saatlik bir yolculukla bu sabah tekrar Sucre’ye geldik. Araba semi-camaydı ve koltuklar neredeyse yatak kadar yatabiliyordu. Ama gelirken de anlattığım gibi otobüsün koltuğu ne kadar rahat olursa olsun yollar yol olmadığından, durmadan hoplayıp zıplamaktan ve sağ teker uçurumun kenarında girilen virajlarda  birbirimizin üzerine yuvarlanmaktan yine gözümüze uyku girmedi ve ikimiz de cin gibi sabahı sabah ettik..


Bu arada ilginç ama tüm Güney Amerika Kıtası'nda hala 80’ler dinleniyor. Belediye otobüslerinde, taksilerde, feribotlarda, küçük bakkallarda, aklınıza gelebilecek her yerde.. Sadece bir ülkede değil; başlangıçtan buyana burası dördüncü ülkemiz ve kasaba, köy, büyük şehir, kırsal demeden her yerine gitmeye çalıştığımız bu ülkelerin tamamında 80’ler çalıyor.. Bakkala giriyorsunuz, bakıyorsunuz gencecik bir oğlan Queen dinliyor; otobüse biniyorsunuz şoför Phil Collins dinliyor, ya da belediye otobüsünde Sting çalıyor, Uyuni’de tura çıktık şoförümüz U2 dinliyordu; Micheal Jackson, Eric Clapton, Bob Marley sadece şu an aklıma gelenler.. Nedenini sormaya çalıştık ama yanıt alamadık; ya biz anlatamadık ya da onlar da nedenini bilmiyorlardı.. 

İkimizin aklına hemen Kemal geliyor; burası "bunlar gibisi yapılmadı hala" diyerek sürekli 80'lerin konser videolarını izleyip bizleri de unuttuğumuz bu güzelliklerle tekrar buluşturan ve hepimizi lise yıllarımıza götüren sevgili arkadaşımız Kemal'lik:) 

Sucre “Ciudad De Blanca” yani beyaz şehir denmesinin hakkını verecek kadar beyaz gerçekten. Şehir merkezindeki yollar geniş ve asfalt, bütün binalar beyaz boyalı ve hepsi de koloniyal mimari örneklerinden; dolayısıyla ortaya gerçekten hoş bir tablo çıkıyor. Gerçi uzun süre yemyeşil dağlarda bayırlarda dolaşıp cıvıl cıvıl kuş sesleriyle uyanınca şehirler ne kadar güzel olursa olsun çekilmiyor ama Sucre gerçekten görülmeye değer bir başkent.


Burada da yine tüm büyük şehirlerde olduğu gibi yaşam mücadelesi ön planda; sokaklarda seyyar satıcılar, dilenciler, sahipsiz çocuklar, ellerinde ne olduğu belirsiz şekerler, dondurmalar, yağda kızarmış hamur benzeri şeylerle gariban bir sürü insan.. Gürültülü müzikler, arabalar, kornalar, bağırıp çağrışmalar.. 

Sucre'de uzun süre kalmayı düşünmüyoruz; geçen hafta aniden belimizi büken hastalık olmasaydı geçtiğimiz Pazar günü buranın meşhur pazarı Tanabuco’yu gezip çoktan La Paz’a doğru yola çıkmıştık. Ama ne yazık ki her şey planlanamıyor ve bazen böyle çok önemli sorunlar insanın tüm programını alt-üst edebiliyor. Neyse sağlığımıza kavuştuğumuza mutluyuz; Tanabuco’yu gezemeden gitmek zorunda kalacağız ama buna benzer yerel pazarları nasılsa yolumuz üstünde daha çok görürüz deyip avutuyoruz birbirimizi..


Sucre'nin bizim için bir başka önemi de buranın sevgili Cemal Atasoy'la karşılaştığımız ilk yer olması tabii.. Bora'yla Sucre sokaklarında konuşa konuşa gezerken arkamızda aniden "aman Allah'ım ne de güzel bir dil bu böyle; aylardır ilk kez Türkçe duyuyorum" diye bir ses duyduk. Hayretle başımızı çevirdiğimizde karşımızda kırmızı bandanası, gözlükleri ve epeyce uzamış sakallarıyla biri duruyordu. Tabii ki hemen tanışıp kucaklaştık ve ardından hızlı hızlı kimiz, neyiz, nereden gelip nereye gidiyoruz şeklinde detaylı bir sohbete başladık. Ayaküstü sohbet ederken Türkçeye ne kadar susadığımızı, biriyle kendi dilimizde konuşmayı ne çok özlediğimizi ve tabii yabancı bir memlekette insanların şaşkın bakışları altında bunun nasıl bir keyif olduğunu fark ederek son derece güzel ortak duygular yaşadık.. Sevgili Cemal Atasoy, Güney Amerika Kıtası'nda bisikletle yaklaşık 5000 km yol yapan bir gezgin ve fotoğraf sanatçısı; kendisiyle La Paz'da tekrar karşılaştık ve bu arada da birbirimizin yazılarını takip edip rotalarımızı şekillendirdik.

Buradan sonraki durağımız Oruro veya direkt La Paz olacak.. Peru vizesi olmadan Cusco’ya gidemeyeceğimizden, önce La Paz’da birkaç gün kalıp işlemleri halledip vizelerimizi almak durumundayız. Yani nereden baksak min. 10 gün kadar daha bu ülkedeyiz demektir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder