28 Mayıs 2013 Salı

Potosi'den Samaipata otobüsle 17 saat



17 Ocak 2013 Perşembe.. Sucre-Santa Cruz yolu üzerindeki yeşil, sakin ve huzurlu küçük kasaba Samaipata'dayız.. Potosi'den iki gün önce ayrıldık ve toplam 16-17 saatlik bir yolculukla Samaipata'ya vardık. Potosi-Samaipata direkt otobüs olmadığından önce 2,5-3 saatlik mesafedeki başkent Sucre'ye gittik (34 BOB/Kişi), oradan bulduğumuz bir otobüsle de (210 BOB/Kişi) 13 saatte Samaipata'ya vardık.. Aslında bu otobüse akşam ne kadar geç binilebilirse o kadar iyi ama her zaman istenen saate bilet bulmak mümkün olmadığından alabildiğimiz en geç bileti almamıza rağmen sabahın beşinde kasabadaydık.


Bolivya’daki yolculuklar bilet parası anlamında ucuz ama alınan hizmet ve yaşanan olumsuzluklar açısından çok pahalı da olabiliyor!! Kasabaya vardığımızda yolda yediğimiz tavuk çorbasından olsa gerek her ikimiz de son derece yorgun, halsiz ve hastaydık.. İki gün boyunca tuvalete gitmek dışında yataktan çıkmadan uyuduk. İlk gün hem istifra eder hem de ishal durumdayken ikinci gün sadece ishalimiz devam ediyordu zira midelerimizde birşey kalmamıştı; zaten iki gündür hiç bir şey yemiyorduk.. Aslında gidip alışveriş yapmamız gerekiyordu ama ikimizin de buna gücü yoktu. Vücudumuzda sıvı ve tuz çok eksildiği için hareket etmekte zorlanıyorduk; etrafta da bir Allah'ın kulu yoktu ki "bu insanlar bu odadan neden çıkmıyorlar öldüler mi hastalar mı" falan deyip de kontrol etsin.. Öylece yatıyor ve sadece yolda aldığımız suyu içerek sürekli uyuyorduk..

Toplam 2 günü tamamen uyuyarak geçirdikten sonra  bugün her şey biraz daha güzel.. Bolivya etnik çeşitlilik anlamında Güney Amerika Kıtası'nın en zengin ülkesi.. Büyük bölümü dağlarla kaplı bu ülkede yollar gerçekten çok uzun ve meşakkatli. Yol derken bir çok yerde yol yok aslında; heyelan nedeniyle kayaların kapattığı yollarda çoğu kez otobüsün bir tekeri uçurumda.. Yollar ve arabalar berbat ama Allah'tan şoförler son derece usta! Bu koşullarda bile bisiklet kullanır gibi rahatlar.. Yolcular derseniz onlara herşey zaten lay lay lom:) Otobüse bindikleri andan ininceye kadar hiç susmamacasına konuşuyorlar. Ayrı ayrı dillerde ama neşeli, kahkahalı ve mutlular.. Bizim içinse  yolu ve uçurumları görmemek için tek yol Kemal’den filmler dosyasına başvurup “bunu izledik bunu izlemedik” diyerek film seçip kulaklıkları takıp ortamdan uzaklaşmak.. 


Yollarda benzin istasyonu veya düzgün bir dinlenme tesisi yok; olan yerlerde de tuvaleti kullanmak yerine doğada çiçek toplamayı tercih edersiniz.. Bu yolculuklarda tuvaleti gelenler genelde böyle dağa taşa vuruyorlar kendilerini.. (Önemli not: Molalarda otobüsten inerken aman dikkat edin yoksa hemen önünüzde yere çökmüş bir başka yolcuya basabilirsiniz!!) Ayrıca mutlaka yanınıza yiyecek bir şeyler alın yoksa yolda yenilen yemekler nedeniyle bizim gibi midenizi bozabilirsiniz.


Bugün gücümüz yeterse önce mercado central denen markete gidip yiyecek birşeyler alacağız; bulabilirsek bir de eczane bakıp derdimize deva arayacağız.. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder