09 Ocak 2013 Çarşamba.. Bolivya Uyuni’deyiz; bu sabah Şili'nin Calama şehrinden saat 06.00’da
hareket eden otobüsümüz Uyuni'ye vardığında Bolivya'da saat 16.00'ydı. Şili ile Bolivya
arasında 1 saat fark var; biz de 17.00 gösteren saatlerimizi 1 saat geri aldık. Yani aslında otobüs yolculuğumuz toplam 11 saat sürdü ama saat farkından dolayı 1 saat kardayız..
Bolivya şu ana kadar
görmeye alıştığımız doğa ve insan manzaralarının tamamen dışında görüntüleriyle
çok ilginç bir ülke.. Diz seviyesindeki kat kat volanlı etekleri, bunun üzerine
giydikleri mutfak önlüğüne benzer önlükleri, neredeyse dizlerine kadar uzatıp
iki örgü yaptıkları siyah saçları, başlarına taktıkları şarlo şapkaları ve
sırtlarındaki bohçada taşıdıkları çocuklarıyla kadınlar gerçekten Bolivya’nın en renkli
simaları.. Ancak kadın ya da erkek Bolivyalılar fotoğraf çektirmekten kesinlikle hoşlanmıyorlar; ısrarcı olanlar için suratlarını asıp
küfür yada beddua benzeri şeyler söylediklerini gördükten sonra bu konudaki düşüncelerine saygı gösterip fotoğraf konusunda daha fazla ısrarcı olmadık.
Sokaklar pis,
bizdekine benzer çöp yığınları ve poşet öbekleri hemen hemen her yerde.. Plastik
poşet kullanımı son derece yaygın ve kullanılan her şey yere atılıyor; şehir
dışındaki yollar sağlı sollu çöplerle dolu .. Fiyatlar yemek, konaklama
ve ulaşım anlamında ucuz. Tabii bize göre öyle; Uyunililer içinse hayat pahalı
ve insanların büyük bölümü geçim standardının altında yaşıyor.
Her şey
sokaklarda; uzak doğudaki gibi yemek işi tamamen sokaklarda kurulu seyyar tezgahlarda hallediliyor..
Mangallarda pişen etler, plastik kovalarda satılan çorbalar, yine aynı
kovalarda kepçe kepçe bardaklara doldurularak sunulan kompostolar ve doğal meyve suları gördüğümüz başlıca yemekler.. Bu arada Qinua denen bir bitki ile
tanıştık burada, bir tür yuvarlak şehriye gibi bir şey; yol boyu tarlalar qinua ekili
ve qinua pekçok köyün tek geçim kaynağı durumunda.. Çorbasını denedik; havuç,
patates, lahana, soğan ve bezelye gibi sebzelerin de içinde yeraldığı çorba son
derece lezzetli ve doyurucu. Fiyatı 15 Bolivyanos yani 3 TL..
Uyuni 3700 mt
yükseklikte ve Bolivya’nın geneli için alçak sayılabilecek bir seviyede yeralıyor;
buradan sonra gideceğimiz Potosi’de rakım 4000 mt. ve diğer şehirler de (Sucre,
Santa Cruz, Oruro) 4500 mt’lerde kurulu. İdari başkent La Paz ise 4800 mt yükseklikte.. Tamamı
çöllerle, dağlarla ve volkanlarla kaplı ülkede seyahat ucuz ancak özellikle
yüksek irtifa nedeniyle çok yorucu olduğunu söyleyebiliriz.. Bu konuda en çok coca yaprağından fayda gördük; ilk duyduğumuzda yok canım demiştik ama coca yaprağı irtifaya uyum açısından gerçekten çok faydalı; mutlaka bir poşet alınıp cepte taşınmalı.
Calama’dan Uyuniye
geldiğimiz yolculuğa dönersek, çok da alıştığımız diğer seyahatlere
benzediğini söyleyemiyoruz.. Özellikle
sınırdaki çıkış ve giriş süreci otobüsteki insan profili dolayısıyla çok uzun
sürüyor. Ayrıca Calama’dan kalkan otobüs sadece sınıra kadar hizmet veriyor;
sınırda başka bir otobüse geçiliyor. Yeni bilet gerekmiyor; Calama’dan alınan bilet iki ayrı kupondan oluşuyor ve ikinci kupon zaten Bolivya’daki
otobüs için.
Buraya geçen turistler
genelde San Pedro De Atacama üzerinden turla geldiklerinden bu şekilde otobüsle gelen fazla sayıda turist
yok; otobüsü her iki tarafta da yaşayan ya da akrabaları olan veya iş vb nedenle
gidip gelen Bolivyalılarla Şilililer kullanıyorlar. Dolayısıyla gidip gelirken
yanlarında çok sayıda valiz, kutu, koli,
televizyon, ev eşyası gibi pek çok şeyi de getirip götürüyorlar. Bugünkü arabada
bir tek canlı hayvan eksikti:) her iki bagaj da doldu ama bütün bu eşyaları alamadığı
için insanlar eşyaların kalan kısmını otobüsün koltuk aralarına ve koridoruna koymak zorunda
kaldılar. Kucaklarında çocukları, kenarları köşeleri ve tabii tepeleri eşyalarla dolu bu insanların arasında kendimize bir köşe bulup neredeyse hiç kıpırdamadan bir seyahat ettik ki görülmeye değerdi.. Gerçi şikayetçi değiliz, bunların hepsi unutamayacağımız anlar olarak hafızamıza kazınan maceralar; ayrıca bu manzaralar bizim ülkemizde de olduğundan çok da yabancısı değiliz ama o sınır kapısındaki halleri,
koşuşturmaları, getirip götürdükleri bütün o eşyaları bagajdan çıkarıp
köpeklerin koklaması bittikten sonra tekrar canhıraş bir şekilde yeni otobüse
yerleştirmeleri hakikaten çok ilginçti; dakikalarca onları seyrettik.. Bu arada
yolculardan biri, bir kadın, otobüs hareket ettikten birkaç saat sonra otobüsün
içinde empanadas ve bebida satmaya başladı (poğaça ve içecek); tanesi 1000 CLP (20 kuruş).. Bir diğer kadın
Bolivya sınırını geçtikten hemen sonra elinde bir tomar Bolivyanosla "kambiyo kambiyo" diye dolaşmaya başladı.
Sınırda pasaportlara
Bolivya giriş damgası vurulduktan hemen sonra tekrar otobüse bindik ki yola
devam edilebilsin ama bir de baktık otobüsün yarısı boş.. Bizim yolcular kenarda bir
yerde salata gibi bir şeyler satan kadının önünde kuyruk olmuşlar, bir telaşe
ellerindeki plastik kaplara salata doldurmaya çalışıyorlar.. Şoför bir yandan
korna çalıyor bir yandan da yavaş yavaş yürüyüp "gidiyorum" demeye çalışıyor ama
kimsenin umurunda değil. Bu arada otobüsdekilerde hiçbir tepki yok; herhalde bu durum genelde böyle ve herkes alışık , sadece olanları izleyip garip garip bakan bir biz vardık..
Neyse uzun ve stablize
olduğu için otobüsün hızlı gitmesine izin vermeyen yol sonunda bitti de
Uyuni’ye geldik. Yol boyu manzaralar müthişti; her şeyden önce çöl , yakınından
geçtiğimiz ancak adını bilmediğimiz göldeki küçük adacıkların yansımaları,
bulutlar ve ilginç görüntülerdeki devasa kayalar muhteşemdi.. Uyuni’ye iner inmez hemen hostel aramaya
koyulduk; bu arada da yolumuz üzerindeki tur firmalarına girip tur fiyatlarını
öğrendik. Buradaki turlar, gerçekten San Pedro De Atacama’nın hemen hemen 2/3’ü
fiyatında. Yani 3 gün 2 gecelik tur için iki kişi toplam 400 TL ödeniyor; aynı
tur için San Pedro De Atacama’da talep edilen bedel yine iki kişi için 750 TL.
Aradaki fark 250 TL gibi ki bu para buradaki 10 günlük konaklama bedeli.. Bunun
yanı sıra yüksek irtifa ile ilgili problem daha az yaşanıyor çünkü oradan
alınacak hızlandırılmış turlarla birkaç saat içinde 2400 mt’den direkt
4700-4900 mt’ye çıkılıyor ki bu hastalığın en büyük sıkıntısı da zaten bu hız!
Biz yavaş yavaş ve aklimatize ola olan yola devam ettiğimiz için baş ağrısı
dışında herhangi bir sorun yaşamadık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder