28 Mayıs 2013 Salı

Haydi Calama-Uyuni Yolcusu Kalmasın




09 Ocak 2013 Çarşamba.. Bolivya Uyuni’deyiz; bu sabah Şili'nin Calama şehrinden saat 06.00’da hareket eden otobüsümüz Uyuni'ye vardığında Bolivya'da saat 16.00'ydı. Şili ile Bolivya arasında 1 saat fark var; biz de 17.00 gösteren saatlerimizi 1 saat geri aldık. Yani aslında otobüs yolculuğumuz toplam 11 saat sürdü ama saat farkından dolayı 1 saat kardayız..

Bolivya şu ana kadar görmeye alıştığımız doğa ve insan manzaralarının tamamen dışında görüntüleriyle çok ilginç bir ülke.. Diz seviyesindeki kat kat volanlı etekleri, bunun üzerine giydikleri mutfak önlüğüne benzer önlükleri, neredeyse dizlerine kadar uzatıp iki örgü yaptıkları siyah saçları, başlarına taktıkları şarlo şapkaları ve sırtlarındaki bohçada taşıdıkları çocuklarıyla kadınlar gerçekten Bolivya’nın en renkli simaları.. Ancak kadın ya da erkek Bolivyalılar fotoğraf çektirmekten kesinlikle hoşlanmıyorlar; ısrarcı olanlar için suratlarını asıp küfür yada beddua benzeri şeyler söylediklerini gördükten sonra bu konudaki düşüncelerine saygı gösterip fotoğraf konusunda daha fazla ısrarcı olmadık. 
Sokaklar pis, bizdekine benzer çöp yığınları ve poşet öbekleri hemen hemen her yerde.. Plastik poşet kullanımı son derece yaygın ve kullanılan her şey yere atılıyor; şehir dışındaki yollar sağlı sollu çöplerle dolu .. Fiyatlar yemek, konaklama ve ulaşım anlamında ucuz. Tabii bize göre öyle; Uyunililer içinse hayat pahalı ve insanların büyük bölümü geçim standardının altında yaşıyor. 

Her şey sokaklarda; uzak doğudaki gibi yemek işi tamamen sokaklarda kurulu seyyar tezgahlarda hallediliyor.. Mangallarda pişen etler, plastik kovalarda satılan çorbalar, yine aynı kovalarda kepçe kepçe bardaklara doldurularak sunulan kompostolar ve doğal meyve suları gördüğümüz başlıca yemekler.. Bu arada Qinua denen bir bitki ile tanıştık burada, bir tür yuvarlak şehriye gibi bir şey; yol boyu tarlalar qinua ekili  ve qinua pekçok köyün tek geçim kaynağı durumunda.. Çorbasını denedik; havuç, patates, lahana, soğan ve bezelye gibi sebzelerin de içinde yeraldığı çorba son derece lezzetli ve doyurucu. Fiyatı 15 Bolivyanos yani 3 TL..

Uyuni 3700 mt yükseklikte ve Bolivya’nın geneli için alçak sayılabilecek bir seviyede yeralıyor; buradan sonra gideceğimiz Potosi’de rakım 4000 mt. ve diğer şehirler de (Sucre, Santa Cruz, Oruro) 4500 mt’lerde kurulu. İdari başkent La Paz ise 4800 mt yükseklikte.. Tamamı çöllerle, dağlarla ve volkanlarla kaplı ülkede seyahat ucuz ancak özellikle yüksek irtifa nedeniyle çok yorucu olduğunu söyleyebiliriz.. Bu konuda en çok coca yaprağından fayda gördük; ilk duyduğumuzda yok canım demiştik ama coca yaprağı irtifaya uyum açısından gerçekten çok faydalı; mutlaka bir poşet alınıp cepte taşınmalı.

Calama’dan Uyuniye geldiğimiz yolculuğa dönersek, çok da alıştığımız diğer seyahatlere benzediğini  söyleyemiyoruz.. Özellikle sınırdaki çıkış ve giriş süreci otobüsteki insan profili dolayısıyla çok uzun sürüyor. Ayrıca Calama’dan kalkan otobüs sadece sınıra kadar hizmet veriyor; sınırda başka bir otobüse geçiliyor. Yeni bilet gerekmiyor; Calama’dan alınan bilet iki ayrı kupondan oluşuyor ve ikinci kupon zaten Bolivya’daki otobüs için.

Buraya geçen turistler genelde San Pedro De Atacama üzerinden turla geldiklerinden  bu şekilde otobüsle gelen fazla sayıda turist yok; otobüsü her iki tarafta da yaşayan ya da akrabaları olan veya iş vb nedenle gidip gelen Bolivyalılarla Şilililer kullanıyorlar. Dolayısıyla gidip gelirken yanlarında  çok sayıda valiz, kutu, koli, televizyon, ev eşyası gibi pek çok şeyi de getirip götürüyorlar. Bugünkü arabada bir tek canlı hayvan eksikti:) her iki bagaj da doldu ama bütün bu eşyaları alamadığı için insanlar eşyaların kalan kısmını otobüsün koltuk aralarına ve koridoruna koymak zorunda kaldılar. Kucaklarında çocukları, kenarları köşeleri ve tabii tepeleri eşyalarla dolu bu insanların arasında kendimize bir köşe bulup neredeyse hiç kıpırdamadan bir seyahat ettik ki görülmeye değerdi.. Gerçi şikayetçi değiliz, bunların hepsi unutamayacağımız anlar olarak hafızamıza kazınan maceralar; ayrıca bu manzaralar bizim ülkemizde de olduğundan çok da yabancısı değiliz ama o sınır kapısındaki halleri, koşuşturmaları, getirip götürdükleri bütün o eşyaları bagajdan çıkarıp köpeklerin koklaması bittikten sonra tekrar canhıraş bir şekilde yeni otobüse yerleştirmeleri hakikaten çok ilginçti; dakikalarca onları seyrettik.. Bu arada yolculardan biri, bir kadın, otobüs hareket ettikten birkaç saat sonra otobüsün içinde empanadas ve bebida satmaya başladı (poğaça ve içecek); tanesi 1000 CLP (20 kuruş).. Bir diğer kadın Bolivya sınırını geçtikten hemen sonra elinde bir tomar Bolivyanosla "kambiyo kambiyo" diye dolaşmaya başladı.

Sınırda pasaportlara Bolivya giriş damgası vurulduktan hemen sonra tekrar otobüse bindik ki yola devam edilebilsin ama bir de baktık otobüsün yarısı boş.. Bizim yolcular kenarda bir yerde salata gibi bir şeyler satan kadının önünde kuyruk olmuşlar, bir telaşe ellerindeki plastik kaplara salata doldurmaya çalışıyorlar.. Şoför bir yandan korna çalıyor bir yandan da yavaş yavaş yürüyüp "gidiyorum" demeye çalışıyor ama kimsenin umurunda değil. Bu arada otobüsdekilerde  hiçbir tepki yok; herhalde bu durum genelde böyle ve  herkes alışık , sadece olanları izleyip garip garip bakan bir biz vardık..

Neyse uzun ve stablize olduğu için otobüsün hızlı gitmesine izin vermeyen yol sonunda bitti de Uyuni’ye geldik. Yol boyu manzaralar müthişti; her şeyden önce çöl , yakınından geçtiğimiz ancak adını bilmediğimiz göldeki küçük adacıkların yansımaları, bulutlar ve ilginç görüntülerdeki devasa kayalar muhteşemdi..  Uyuni’ye iner inmez hemen hostel aramaya koyulduk; bu arada da yolumuz üzerindeki tur firmalarına girip tur fiyatlarını öğrendik. Buradaki turlar, gerçekten San Pedro De Atacama’nın hemen hemen 2/3’ü fiyatında. Yani 3 gün 2 gecelik tur için iki kişi toplam 400 TL ödeniyor; aynı tur için San Pedro De Atacama’da talep edilen bedel yine iki kişi için 750 TL. Aradaki fark 250 TL gibi ki bu para buradaki 10 günlük konaklama bedeli.. Bunun yanı sıra yüksek irtifa ile ilgili problem daha az yaşanıyor çünkü oradan alınacak hızlandırılmış turlarla birkaç saat içinde 2400 mt’den direkt 4700-4900 mt’ye çıkılıyor ki bu hastalığın en büyük sıkıntısı da zaten bu hız! Biz yavaş yavaş ve aklimatize ola olan yola devam ettiğimiz için baş ağrısı dışında herhangi bir sorun yaşamadık.

Yarın için planımız irtifaya alışmak, bir yandan bünyelerimizi dinleyip bir yandan da şehri gezmek ve tabii ertesi gün için (eğer her şey yolunda ise) 3 gün 2 gecelik bir tur satın almak. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder