2 Ocak 2013 Çarşamba..
Pasifik Okyanusu, liman, asansörler, merdivenler, Pablo Neruda, rengarenk
boyalı evler, birbirinden güzel grafitili duvarlar, bu duvar diplerinde
yerlerde uyuyan evsizler, çöpler, direklerden sarkan birbirine dolaşmış elektrik telleri,
bakımsız sokaklar, caddeler ve kendimizi pek de güvende hissetmediğimiz insan
görüntüleriyle Valparaiso'dayız.
Valparaiso, Christmas
tatili nedeniyle yoğun bir turist akınına uğramış; o nedenle de dün hem kalacak
düzgün bir yer hem de bizi buradan Atacama'ya götürecek otobüs bileti bulmakta
zorlandık.. Neyse ki Santiago'da tanıştığımız Surinamlı arkadaşımız Angliet'in
tavsiyesi üzerine geldiğimiz bu hostelde (Hostel Patricia) dün geceyi tek
kişilik bir odada geçirmek:( kaydıyla bugünden itibaren dördüne kadar çift
kişilik bir oda bulabildik.
Valparaiso için
söylenecek çok fazla bir şey yok. Sokaklarda kendimizi kah İzmir’de Varyant’tan
Eşrefpaşa’ya çıkarken, kah İstanbul'da Karaköy’den Şişhane’ye giden bankalar caddesindeki
eski binalar arasında yürürken, kah da Tophane’de hissederek dolaştık.. Evsizleri, sokak satıcıları, karanlık
dükkanları, turist info ofisindeki kızın “buralar buralar buralar tehlikeli
“diyerek yuvarlak içine aldığı hakikaten
pek de turist görmediğimiz semtleriyle Valparaiso biraz kendi haline
bırakılmış bir liman şehri.. Pablo Neruda'nın evlerinden biri olan La
Sebastiana'yı saymazsak bu şehrin en can alıcı veya akılda kalan noktası,
duvarları muhteşem grafitilerle süslenmiş rengarenk boyalı evleri.. Aralarda
gördüğümüz 12-15 katlı büyük binalar, zaman içinde bu şehrin görüntüsünün
değişebileceği sinyallerini verse de bunun öyle kısa bir sürede olamayacağı kesin..
Bu sabah gezimize La Sebastiana ile başladık; bu kez 4000 CLP/kişi ödedik(Santiago'daki evini kişi başı 3500 CLP'ye gezmiştik). Burası da diğer evleri gibi yine gemi şeklinde tasarlanmış ve içeride kullanılan pencere, döşeme, halat vb detaylarla bu his iyice pekiştirilmiş..5 katlı bu gemide yine her biri ayrı hikayelere sahip birbirinden özel mekanlar ve antika parçalar var. La Sebastiana'yı gezip kulaklıktan bu eve ve Pablo Neruda'ya ilişkin hikayeleri dinledikçe bu büyük ama aynı zamanda hep çocuk olmayı da başarmış adama bir kez daha hayran kaldık.. Bu arada Santiago'daki evinden farklı olarak burada rehber yok; sadece audio olarak ingilizce ve ispanyolca açıklama yapılıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder