25 Nisan 2013 Perşembe

Buenos Aires Günleri


2 Aralık 2012.. Bugün Güney Amerika kıtasındaki 5.günümüz; Arjantin’in başkenti Buenos Aires’e doğru gidiyoruz.. Iguazu’da başlayan otobüs yolculuğumuzda 15 saati tamamlamış durumdayız, planlanan doğruysa 2 saat sonra yani 10.00’da Buenos Aires’in merkez otobüs terminali Retiro’da olacağız.

Uzun yolculuklara alıştık sayılır; hemen hemen her gecemiz yolda geçiyor ve her sabah 06.00 gibi uyanıyoruz. Seyahat kendi temposunu kendi belirliyor; biz sadece ona uyuyoruz. Başımda her sabah olan ağrı bu sabah da aynı yerde; sanıyorum kahvesini bekliyor ya da Bora’dan güzel bir masaj!

Dün Puerto Iguazu’da otobüse binerken yağmur başlamıştı; günlerdir üzerimizde dolanan ve havaya boğucu bir sıcaklıkla nem katan yağmur bulutları sonunda yüklerini boşalttılar - hatta otobüse biner binmez ikimiz de ne kadar şanslı olduğumuzu, Iguazu Şelaleri'ni yağmurlu bir havada görmek zorunda kalsaydık oralarda nasıl da telef olacağımızı konuştuk- oysa bugün burada pırıl pırıl bir güneş var.

Otobüsün camından gördüğümüz kadarıyla güneye indikçe tarlalardaki yeşilin rengi açılıyor hatta sarılar da tabloya ilave olmaya başlıyor, ağaçlar seyreliyor ve Brezilya’da seyahat ederken gördüğümüz o koyu yeşil meralar, yol kenarlarına kadar ekilmiş arazilerden fışkıran yemyeşil ekinler buralarda yok. Perdeyi açtığımızdan buyana sanki Anadolu’nun içlerine doğru hareket ediyor gibi hissediyoruz..

3 Aralık 2012.. Dün geldiğimiz Buenos Aires'de hemen ayağımızın tozuyla San Telmo ve Plaza de Mayo'ki pazarları gezdik. Sadece Pazar günleri kurulan bu iki büyük pazar için zaten başka şansımız da yoktu. 
Bu sabah Buenos Aires'te parçalı bulutlu bir hava var; her ihtimale karşı yağmurluklarımızı küçük sırt çantamıza koyduk; büyük çantalarımızı ve değerli eşyalarımızı hosteldeki locker'a kilitledik, birazdan bisiklet kiralanacak yere doğru yola çıkacağız. Gerçi kiralama noktası hayli uzakta ama bisikletsiz istediğimiz her yere gitmenin daha zor olacağını düşünüyoruz. Bu arada BsAs’de konaklama fiyatları epeyce yüksek; bulabildiğimiz en uygun fiyatlı hostel için 120 AR$/kişi ödedik.

Bisiklet kiralama noktasına doğru giderken, neredeyse bugün dolaşmak istediğimiz yerlere vardığımızı farkedip yürüyerek başladığımız Buenos Aires turumuza aynen devam etmeye karar verdik :) İnanılmaz gelebilir ama  Monserrat'tan Recoleta'ya oradan da Palermo'ya karar yürüdük bugün!! 

Aksi gibi bugün bir de metrolar çalışmıyordu; sendikal bir sorun nedeniyle grevdelermiş!! Bu grev meselesi Güney Amerika'da çok yaygın ve sıradan bir şey. Sürekli bir yerlerde birileri grevde; herkes de alışmış kimse yadırgamıyor.. Metrodaki greve rağmen en büyük ve en yoğun trafiğin yaşandığı caddelerde bile kaos yoktu mesela..  

Bu arada 9 de Julio Caddesi gerçekten muhteşem; hayatımda bu kadar geniş bir cadde görmedim; caddede 3 ayrı yol ve her yolda 6'şar şerit var!!!!Caddeyi enine geçmek bile neredeyse 15 dk sürüyor:) 

Sakin sakin ve kimi zaman kahve kimi zaman buz gibi bira içerek dolaştığımız Buenos Aires caddelerinde ilerlerken farkında olmadan şehrin en güzel ve lüx semti Palermo'ya varmışız. Gelmişken Japon Bahçesi'ni ve Türk Büyükelçiliği'ni de görelim bari dedik.. Pekçok ünlü yazar ve şairin yanısıra Eva Peron'un mezarının yeraldığı Recoleta'yı da gezdik tabii. Sabahki hava parçalı bulutlu ve nemli olmasına rağmen öğleden sonra çıkan güneş hayli yakıcıydı; orayı da burayı da görelim derken ikimiz de amele yanığı olmuş durumdayız.

Akşam bir değişiklik yapıp!! makarna, ton balığı ve biradan oluşan yemeğimizi yedik; artık dinlenme vakti geldi sayılır.. Bir duş alıp ayakları hafiften yukarı kaldırarak istirahate çekiliyoruz. Siz fotoğraflara bakarken biz yeni gün için hazırlık yapıp hostel rezervasyonu, feribot bileti ve diğer detayları halledeceğiz.. Yarın herşey yolunda giderse Uruguay Colonia Del Sacramento'dayız.


4 Aralık 2012.. İyi ki akşamki yazımızda “her şey yolunda giderse” demişiz zira bugün hiçbir şey yolunda gitmedi ve şu anda saat 15.00, biz hala Buenos Aireas’deyiz.. Sabah kahvaltıdan sonra çağırdığımız taxiyle Colonia Express’in  limandaki ofisine geldiğimizde öğrendik ki internetten bilet aldığımız 11.50’deki sefer fırtına nedeniyle iptal edilmiş ve en yakın sefer saat 18.30’daymış.



Yetkililer son derece rahat “iptal etmiyoruz o nedenle para iadesi yapamayız sadece gecikme var 7 saat sonra(!!!) gelin sizi götürelim” diyerek işin içinden sıyrılıverdiler. Baktık yapacak bir şey yok ve 7 koca saat ile başbaşayız, sırt çantalarımızı orada bırakıp küçük çantamızı alarak mecburen etrafı keşfetmek üzere yollara düştük.  Orası burası derken kendimizi“artık oraya dönüşte gideriz” dediğimiz  La Boca ve Boca stadyumunda bulduk.. Burada her yer sarı lacivert, Bocamania denen şey bu olsa gerek; evler sokaklar binalar hep sarı lacivert boyanmış.. Bizdeki gibi bayrak asmak falan kesmiyor demek ki bunları; boydan boya  boyamışlar evleri!! Bora her ne kadar "çok da şart değil" diyorduysa da sarı laciverti görünce dayanamadı tabii ve hemen her yerde keyifle poz verip bol bol fotoğraf çektirdi.


Bocamania’yı iyice içimize sindirdikten sonra La Boca sokaklarında yürümeye devam ettik ancak hemen belirtelim buralar pek tekin yerler değil. Hatta gündüz vakti ve etraf gayet kalabalık olmasına rağmen bir ara fotoğraf çekmek için durduğumda, yanımdan geçen bir adam beni makinenin ipini bileğime geçirmem için uyardı. 

Neyse böyle epeyce bir süre yürümüştük ki "duralım bir kahve içelim, azıcık da oturup dinlenelim" dedik. Az ilerde bir kafeterya varmış, tarif ettiler ve içeri girdik. Kafeteryanın sahibi turist olduğumuzu farkedince eee nereden nereye falan diye başladı tabii ve böyle hoş beş ederken biranda "Caminito"ya gitmemiz gerektiğini öğrendik. Her ne kadar tam ne dediğini anlamadıysak da adam öyle ballandıra ballandıra anlatmıştı ki anlatış biçiminden mutlaka gidilmesi gereken bir yer olduğunu anlamıştık:)  Biraz dinlendikten sonra verdiği tarife göre Caminito'ya doğru yürümeye başladık.

Bu arada yolda bir hastane gördük ve o anda “hepatit B aşısının ikinci dozu için tarihin geldiğini hatırlayıp “hadi içeri girip derdimizi bir anlatalım” dedik. Son derece nazik bir hemşire sağolsun bizi hemen içeri aldı, evraklarımızı doldurdu ve aşılarımızı -hem de hiç canımızı yakmadan- yapıverdi. Yani “bugün işler ters gitti” diyerek başlamıştım ama her şey de ters değildi tabii; arada iyi giden şeyler de oldu.. Sadece planladığımız dışında bir şeyler yapmak zorunda kaldık ama ne derler "her şerde bir hayır vardır":)

Sevgili hemşiremizle fotoğraf çektirdik,karşılıklı mail adreslerimizi aldık, seyahatimizi facebook'tan takip edeceğini söyledi çok mutlu olduk. İnsan her yerde aynı; dillerimiz farklı olsa da paylaştığımız duygular o kadar ortak ki mutlu olmamak elde değil..

Buradan çıktıktan sonra baktık ki neredeyse Caminito'ya gelmişiz; hemen ilerimizdeymiş.. Rengarenk binaları, sokaklarında ressamları, el sanatlarından oluşan hediyelik eşya satıcıları, canlı tango müziği eşliğinde tango dansçıları ve şirin kafeleriyle Caminito son derece hareketli ve canlı bir yer. Biraz sokaklarında dolaştıktan ve fotoğraf çektikten sonra saati hemen hemen 17.30 yaptığımızı fark edip dönüşe geçtik.

Bundan sonrası limandaki Arjantin çıkış ve Uruguay giriş işlemleri ve Colonia Del Sacramento için feribota binişle devam ediyor. Kesinti olmaması amacıyla bugünü burada bitiriyoruz; devamını Buenos Aires- Colonia Del Sacramento başlıklı yayından takip edebilirsiniz. 

























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder