25 Nisan 2013 Perşembe

İstanbul-Sao Paulo


28 Kasım 2012 sabahı, yani büyük maceranın başladığı bu sabah, saat 05.20’de uyanıp “evden çıkmaya hazırız” dediğimiz sırada önce “Bora’nın telefonu nerede” paniği yaşadık.. Neyse ki telefonu bulduk ve sevgili Mürvet Abla’nın arkamızdan döktüğü suyla Taksim’e çıkan sokaklardan birinden Gümüşsuyu’na aktık. Havataş’la havaalanına gelip de x-ray’den geçinceye kadar bu kez benim cep telefonumu evde unuttuğumuzun farkında bile değildik. Güne aksilikle başlamıştıkL Mürvet Abla’nın telefonu kaptığı gibi bir taxiye atlayıp havaalanına gelişini beklediğimiz yaklaşık 40 dk boyunca maceranın daha ilk günden hakkını verdiğini düşündük!!!.


Şu anda uçaktayız.. Tunus  ve Dakar üzerinden Pasifik’e açılan uçağımız yaklaşık 6 saattir yolda ve Sao Paulo için daha 8 saatimiz var.. ..   İlk duyduğumuzda kulağa çok ürkücü geldiğini düşündüğümüz 13 saat 45 dakikanın yarınsını geride bıraktık.. Akşam 19.40 gibi orada olmayı planladığı söyleyen kaptanımız şu ana kadar gayet güzel idare etti uçağımızı; hosteslerimiz son derece kibar,  servis mükemmel, yemekler ve içkiler süper..

Aralıklarla uyuyup uyanarak ve kesintilerle de olsa film seyrederek yaklaşık 11 saati geride bıraktık. Pasifik üzerindeki uçuşumuz sona ermek üzere;  Sao Paulo Guarullos Havaalanı’na inmek için 2 saat 45 dakikamız kaldı. Birazdan güzel bir akşam yemeği servisi yapılacak ve karnımızı tekrar ve galiba son kezL güzel türk yemekleriyle doyurmuş olacağız.  Şu an saatimiz 21.05’i gösteriyor ancak güney yarım kürede hava hala aydınlık; uçuş bilgileri Sao Paulo’da saatin şu anda 15.00 civarında olduğunu söylüyor. Aynı bilgilere göre hava kapalı hatta yağışlı ..

28 Kasım 2012 akşamı.. Yaklaşık 14 saatlik uzun bir uçuştan sonra Brezilya saatiyle 19.45'te Sao Paulo'ya indik. Seyahat beklediğimizden rahat geçti; THY bu konuda gerçekten mükemmel!! Aralıklarla uyuyup uyanarak izlediğimiz filmlere eşlik eden son derece lezzetli yemekleri, sandviçleri ve içkileriyle güler yüzlü hizmeti sayesinde yolun uzunluğunu hissetmedik diyebiliriz.. Şu anda hostele yerleşmiş durumdayız; bu gece kalıp yarın sabah kahvaltısından sonra yine 16 saatlik bir yolculuk için otobüsümüze binip Puerto Iguazu'ya doğru hareket edeceğiz.. Çok kısa ve sadece gecesini görebildiğimiz 21 milyon nüfuslu bu devasa şehirde ilginç pek birşey yok; çirkin binalar, sokaklarda her türlü suça açık görüntüler, şehrin ortasından geçen ve tüm kanalizasyonun boşaldığı söylenen nehirden gelen nahoş koku (eskiden İzmir Körfezi'nden gelen kokuya benzer)... ile kaotik bir görünümü var.. Pazar günü Formula 1 yarışları yapılacakmış o nedenle en kıytırıklarına kadar şimdiden bütün oteller full..
Bugünkü şansımız havalimanında tanıştığımız Ali Bey'di; eşinin Brezilyalı olduğunu ve ticaret için sıkça buraya gidip geldiğini öğrendiğimiz Ali bey sağolsun bugün bize her konuda yardımcı oldu..Yoksa onca yoldan sonra hem de ilk gün.. canımız epeyce sıkılabilirdi.. Sayesinde bugün hiç bir konuda zorluk yaşamadan ve yorulmadan işlerimizi hallettik. Sonsuz teşekkürlerimizle..





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder