25 Nisan 2013 Perşembe

Sao Paulo-Foz De Iguaçu


29 Kasım 2012.. Sabah 08.30 için kurduğumuz saat henüz çalmadan dinlenmiş olarak uyandık. Dünyanın öbür ucunda tamamen başka bir şehirde, bir hosteldeydik.. Dışarıda tamamen yabancı sesler, otobüs gürültüleri ve pırıl pırıl bir güneş vardı. İlk anda insan nerede olduğunu algılamakta zorlanıyor; o nedenle bir süre sessiz birbirimize baktık ve gülümseten hoş bir duygu ile yataktan kalktık:) Ben bir gece önce yapmaya çalıştığım ancak son derece yorgun olduğum için yapamadığım Puerto Iguazu hostel rezervasyonunu tamamladım Bora da çantalarla ilgili yeni düzenlemeleri yaptı; elimizin altında olması gereken önemli şeyler küçük çantaya, ihtiyaç duymayacaklarımız sırt çantalarına gibi.  Ardından kahvaltı için aşağıya indik. Kahvaltı salonu aydınlık ve genişti; menü bizdeki kahvaltı kavramından oldukça uzak ama nihayetinde ihtiyacımız olan enerjiyi alabileceğimiz şekildeydi..  Çok pişirilmiş omlet, sosis sote benzeri bir şey, taze sıkılmış ama bolca su katıldığı için orijinal lezzetinden epeyce uzaklaşmış meyve suları (portakal, papaya, guava, kiwi) ve yanında kek.. Ve tabii çay ve kahve:)

Kahve hem kendine getirme hem de yeni güne başlama açısından son derece iyi geldi; kahvaltı bitiminde birer de keyif kahvesi içtikten sonra  otobüs terminali Portuguesa Tiete (çiete diye okunuyor)’ye gitmek üzere Republica Metro İstasyonu’na kadar yürüdük. Bu arada dün akşam karanlık olduğu için pek  de göremediğimiz Republica Meydanı’nda kısa bir yürüyüş yapma şansımız  oldu.. Birkaç küçük yeşil park gördük , caddeler oldukça geniş ve meydanda Christmas için kurulduğunu sandığımız hediyelik eşya pazarı vardı..


Biraz dolaştıktan ve ürünlere baktıktan sonra metroya indik ve önce sarı hat ile Luz’a oradan da mavi hat ile meşhur Tiete’ye vardık. Foz De Iguaçu’ya giden Pluma firmasının gişesini bulduğumuzda saat 14.45 otobüsünde hiç yer olmadığını, 16.00’daki otobüsün başka bir terminalden kalktığını ancak 17.00 için buradan binmek üzere bilet  alabileceğimizi öğrendik. Kişi başı 140 real’den 2 bilet alıp çantalarımızla Tiete’de turalamaya başladık.. İkinci gün olması dolayısıyla henüz ağırlıklarıyla barışamadığımız çantalarımız için emanet bulalım ve saat 17.00’ye kadar bunları taşımayalım istedik ama çanta başı 10 real istediklerini duyunca vazgeçtik. İyi ki de vazgeçmişiz.. Şimdi çantalarımız bizimle ama hiçbir ağırlıkları veya fazlalıkları yok bize.. Zira dinlenme amaçlı yapılmış banklarda yayılmış oturup kitabımızı okurken sırtımızda durmaları gerekmiyorJ Ayrıca para da başka işimize yaradı; bu parayla hem kırılan gözlüğüm yerine bir gözlük aldık hem de mis gibi iki kahve ile kendimizi ödüllendirdik:)

 30 Kasım 2012.. Günlerden Cuma, 16 saatlik bir yolculuk sonrasında Foz do Iguaçu’da yani Iguazu şelalerinin Brezilya tarafındaki sınır kasabasındayız..
Bu kadar uzun süre yolculuk yapmamıza rağmen çok büyük  bir yorgunluk hissetmiyoruz ama hafif bir başağrısı ve sersemlik yok değil; ama güzel birer kahvenin üstesinden geleceğinden eminizJ Foz do Iguaçu’da hava günlük güneşlik -dün akşam yağmur yağmış ama sabah pırıl pırıl- sıcaklık bizim oraların baharı gibi 26-27 derece..

Sao Paulo’nun kaotik mimarisinden sonra burası yemyeşil geniş meraları ve uçsuz bucaksız ekili arazileriyle bize çok iyi geldi. Burada olmaktan mutluyuz.. Otobüsümüz yolda 4 kez ihtiyaç molası verdi.. İlkinde yemeğimizi yedik; menüde pilav, patates kızartması ve dana eti vardı ; etleri gerçekten çok lezzetli.. Sabaha karşı geçtiğimiz geniş ve yemyeşil meralarda otlayan inekleri görünce bu lezzetin nereden geldiğini anlamak çok zor değil.. Bugünkü planımız önce Puerto Iguazu’ya yani Arjantin tarafına geçip hostelimize yerleştikten, çantalarımızı bırakıp üzerimizdeki 3 günlük kıyafetleri değiştirip şort ve sandaletlerimizi giydikten sonra biraz serbest zaman kullanmak ve Puerto Iguazu’yu keşfetmek..Şelaleri göreceğimiz uzun ve yorucu  geziyi yarına bırakmak istiyoruz..

Foz do Iguaçu şehir merkezine giden otobüse 2 kişi için toplam 5 real verip biniyoruz ve merkezde indikten sonra da  terminalin hemen paralelinden kalkan Puerto Iguazu Argentina yazan mavi- beyaz otobüslere atlıyoruz. Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk sonrası Arjantin sınırındayız; şoförümüz duruyor ve bize anlamadığımız bir şeyler söyleyip arkamızdaki binaları göstererek inmemizi istiyor. “Ne var ne oluyor” falan dememize kalmadan kendimizi eşyalarımızla birlikte aşağıya buluyoruz. Bu arada elimize son anda tutuşturulmuş bir de kağıt parçası var üzerinde 30.11.2012 yazıyor.. Bu kez “eee peki bu otobüs bizi bekleyecek mi ” derken bir bakıyoruz otobüs çoktan hareket etmiş gidiyor!! Sonradan kendi kendimize olayı anlıyoruz ama bu şekilde otobüsten atılmayı bir türlü hazmedemiyoruz.. Olay şöyle: Brezilya çıkışında inip pasaportlara çıkış damgası vurdurduktan sonra aynı biletle arkadan gelen otobüse biniliyor.. Telaşlanacak bir şey yok aslında ama ilk kez gelen bizim gibiler için bir anda otobüsten atılırcasına indirilmek  ve sonrasının ne olacağını bilememek paniğe sevkediyor insanı. İnşallah o şoför bir gün Türkiye’ye gelir, gelir de turiste nasıl davranılıyormuş görür ve görür de utanırJ Neyse pasaportlarımıza Brezilya çıkış damgasını vurdurup elimizde o kağıt parçası arkadan gelecek diğer mavi-beyaz otobüsü beklerken şoföre sövecek epey vakit buluyoruz..
Ama arkadan gelen otobüsün şoförü Brezilyalı şoförler genelinin böyle olmadığını kanıtlarcasına son derece nazik ve babacan çıkıyor.  Hatta Arjantin girişinde yine inip bu kez pasaportlara giriş damgası vurulurken yanımızda bekliyor ve çantalarımızı bizzat kendisi taşıyarak bize yardımcı oluyor. Biz de “her yerin aysı da dayısı da var demek ki” diyerek bir önceki olayı bir şanssızlık olarak kayıtlara geçirip unutuyoruz..
Foz do Iguaçu’dan Puerto Iguazu’ya gelişimiz için toplam 13 real ödedik. Bunun 8 reali mavi-beyaz otobüse ait diğeri de merkeze getirene.. Oysa indiğimizde direkt taxi ile gidelim diye düşünüp taxiciye sorduğumuzda bu transfer için bizden 60 real istemişti.. Bu durumda paranın 4/5’i cebimizde kalmış oldu; belki biraz zaman kaybettik  ama bugün için zaten başka bir planımız yoktu ve Puerto Iguazu’ya geldikten sonra duş alıp dinlenmek, çamaşır yıkamak, etrafı turlamak, yemek yemek, peso ihtiyacımızı karşılamak ve akşam için atıştıracak bir şeyler aldıktan sonra güzel bir marketin önünde oturup kahve keyfi yapmak için rahat rahat zamanımız oldu ..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder