15 Mart 2020 Pazar

Beyrut gezi notları Byblos & Harissa & Jeita Mağarası



Beyrut 5 Mart 2020

Ürdun'e geçerken iki-üç günlüğüne de olsa Beyrut'a uğramak istedim. İyi ki atlamamis, gelmişim. Türkiye'den ayrılmadan önce kafamda pek çok soru işareti vardı; malum Ortadoğu ülkeleri hijyen açısından çok da mükemmel değiller, Coronavirüs vakaları gün gün artmaya devam ediyor ve Lübnan'da okullar 10 Mart'ta kadar kapanmış falan filan.. Çok düşününce hiçbir yere gitmemek lazım aslında; bazen hepsini bir kenara koyup yaşamaya devam etmek en doğrusu. Sonuç: dün gece itibariyle
Beyrut'tayim.

Kaldığım yerin kapı önü detayı

Bir Air bnb evinde kaliyorum. Sarah adında genc bir ev sahibem var. Lübnan üniversitesinde calisiyor. Hem çok neşeli, hem iyi eğitimli hem de baba tarafı Türk asıllı olduğundan bize çok yakin. Bu arada yine her zamanki gibi 8 kg'lik kabin bagajına sığdım, hem hafifim hem de  biletim gayet ucuza geldi. Toplam maliyet bilgilerini paylaşırken bu konuya gireceğim.

Gelmeden önce bugün Beyrut dışını gezip yarını da şehirde geçiririm diye düşünmüştüm. Ama sabah erkenden yollara düşüp epey bir yorgunluğu da göze alınca neredeyse hem dışarıyı hem içeriyi bir tam güne sığdırdım diyebilirim. Yarın biraz müze, sanat galerisi gezip, öğleden sonra da birkaç saatliğine bisiklet kiralamayı düşünüyorum. Yağmur gösteriyor ama hiç belli olmaz bazen bugünden yarına herşey tamamen değişebiliyor. 
Meşhur corniche'de (korniş) bisikletle turlamadan gitmeyeyim diyorum ama  bakalım nasıl olacak ??

Sabah 07.00'de kalkıp önce termosa cayimi hazirladim. Gelirken sağda solda birşey içmemeye karar verdiğim için yanımda bir tutam, karanfil, zerdeçal, zencefil ve tarçın kabuğu getirmiştim. Küçücük bir kutunun içinde çantama attığım bu mucizevi  şeyler hem çay vazifesi görüyor hem de beni dışarıda ne idüğü belli olmayan şeyleri içmekten kurtarıyor. Genelde gittiğim ülkelerin lezzetlerini tatmayi severim. Sokak satıcısı falan da umursamam alır yerim ama bu sefer biraz farklı. Ortalıkta bu kadar ciddi bir salgın varken daha sorumlu olmak zorundayım diye düşünüyorum.

Giyinip aşağıya iner inermez baktım sokağın karşısında bir fırında birşeyler pisiriyorlar. Bildiğimiz hamurdan küçük bir lavaş hazırlanıp üzerine ister zahter sürüyorlar, ister içine domates salatalık peynir koyup dürüm yapıyorlar. Adı : Manuşi. Fiyatı : 1000 Lbp yani 0,4 $ gibi. 

Denemek icin bir tane Manushi aldım üzerine de zahter sürdürüp paket yaptirdim. (Zahter Türkiye'de de satılan bir karışım. İçinde yok yok denebilir. Susam, kimyon, nohut tozu, sumak damağımda hissettiklerim ama pek çok başka  baharat da var. Zeytinyağı ile yeniliyor. Manushi'nin üzerine önce zeytinyağı gezdirdi sonra bolca zahter serpti sonra da  dürüm yapıp paketledi)

Konakladigim  yer Forn El
Chebbak'ta ve Adlieh durağına yürüme mesafesinde.

Adliyeh durağından her tarafa otobüs bulmak mümkün. Kuzeye giden otobüsler de gayet sık. Kırmızı plakalı herhangi bir otobüse binince özellikle böyle sabah saatlerinde 40-45 dk sonra Jbail'de yani Byblos'ta olmak mümkün.

Byblos  Beyrut'un kuzeyinde
bir liman kasabası olan Jbail'in eski adi. Zamanında Fenikelilere ait bir liman kentiymis buradan Mısır'a gürgen tasinirmis; piramitler icin. Sonradan çeşitli uygarlıkların eline geçmiş en son Yunanlılar hüküm sürmüş.
Byblos kale girişi

Yunanca Byblos papirüs anlamına geliyormuş. Bu limandan her yere papirüs ticareti yapıldığından adınin Byblos olduğu söyleniyor.Tarihi çok eskilere dayanan bu güzel liman, kalesi ve carsisiyla kesinlikle görülmeye değer.

Kiliseler, kafeler, restoranlar, eski taş döşemeli sokaklar insana bambaşka bir huzur ve sanki gerçekten tarihin içinde dolasiyormus hissi veriyor. Liman hala balıkçı barınağı olarak kullanılıyor. Kalafat gören tekneler bana çocukluğumdaki Gemlik Kalafathanesi'ni hatirlatti.

Beyrut'tan Byblos Harissa Jeita turları var. Özellikle turistik sezonda çok yoğun bu turlar, fiyatları da hemen hemen 100$ civarında. Ben nasıl
gittim ne harcadım yazacağım, tur alıp almama kararı sizin.  

1 $ = 2400 Lübnan lirası (Lbp), bu arada bu piyasa kuru. Bankadan bozdurdugunuzda veya bankamatikten çektiğinizde değeri 1500 Lbp. Arada büyük uçurum var o nedenle de mutlaka döviz bürolarından bozdurmak lazım. Kur çok değişken, aynı günde 2000-2800-2350 gibi rakamlar görmek mümkün o nedenle de hesap kitap işi epey karışık.

Türk parası hesabı hepten kafamı karıştırdığından hep $ üzerinden anlatacağım.

Bugün yaptığım Byblos-Harissa-Jeitta Grotto turunun fiyatı tur firmalarında 100-120 $'dan satılıyor. Şöyle bir bakarsak; 
Beyrut'tan Jbail otobüs fiyatı 3000 Lbp. Byblos kale girişi 8000 Lbp.   Dönüşte Harissa'daki teleferige kadar otobüs 2000 Lbp. Teleferik için gidiş dönüş 9000 Lbp. Harissa'dan Jeita Grotto sapağına kadar otobüs 1000 Lbp , sapaktan Jeita'ya taxi 13.000 Lbp. Jeita Grotto girişi 18.500 Lbp. Beyrut dönüş 15.000 Lbp ve toplam hepsi 70.000 Lbp. Bu da kabaca 29 $ yapiyor. 100 $'a karşılık 29 $, üstelik istenen yerde istendiği kadar kalıp serbest dolaşmak da cabası !










Evet gelelim Harissa'ya..
Harissa'nin kendine has bir sakinliği ve güzelliği var. Yazın dayanilmaz olabilir ama bahar ayları için mükemmel görünüyor. Tepedeki Lady of Lebanon buradaki en önemli atraksiyon. Teleferiğe bindikten itibaren son derece güzel bir manzara ile yavaş yavaş yükselerek ormana ulaşıyorsunuz. Hava da bir anda değişiyor, tertemiz taze bir rüzgar yüzünüze vurmaya başlıyor. Teleferikten sonra tepeye ulaşmak için biraz merdiven çıkılıyor ama aralarda oturmak için güzel banklar var. Yukarıda kafeler, restoranlar ve ibadet için kilise mevcut.





Harissa'dan indikten sonra Jeitta'ya gitmek biraz karmaşık gelebilir. Aslında hiç zor birşey yok; ilk yapılması gereken tekrar anayola yürümek. İstemezseniz bir taxiye binebilirsiniz. Beni teleferikten  Jeitta'ya götürmek için pek çok taxı durdu. 20.000 Lbp'ye (8,5 $) gitmek  mümkündü ama ben yola kadar yürüyüp tekrar otobüse bindim. Hava güzel vaktim de müsait olduğundan fotoğraf çeke çeke yürümek hoşuma gitti.

Evet Sonraki duragim Jeita Mağarası'ydı. Ana yoldan aşağı yukarı 10 km kadar içeride yeralan bu mağara iki bölümden oluşuyor. Gezi  kısa bir teleferikle üst mağaradan başlıyor. Mağara içinde fotoğraf çekmek yasak girişte telefonlar alınıyor  geve Ödolaba kilitleniyor.  Ben telefonum yok dedim ama içerde fotoğraf çekerken yakalansaydim rezillik diz boyu olacaktı. Direkt dışarı çıkarıyorlar çünkü. Yakalanmadan birkaç fotoğraf çektim bence flaşsız çekimin kimseye veya mağaraya hiçbir zararı olmaz ama sonuçta kuralları koyanlar onlar uymaktan başka çare yok.





Jeitta Grotto'da üst mağara gerçekten muhteşem bir sanat eseri. Bazı yerlerde sarkitlarin boyları 100 mt'yi buluyor. Hatta belki geçiyor. Yollar isiklandirma hepsi mukemmel. İnsan başka bir alemde gibi hissediyor kendini. Bu kadar derin bir mağarada  olmak duygusu biraz klostrofobik ama aydınlatmalar bu etkiyi azaltıyor. 

Alt mağara için çıkışta bekleyen küçük trene binip aşağıya iniliyor. Aşağı mağara yukarıdan inen suların göl oluşturduğu bir yer. Buradaki seviye kışın çok yükseldiğinde mağara ziyarete kapaniyormus.  Görevli eşliğinde ve küçük botlarla yapılan gezi yaklaşık 10 dk sürüyor ve yine fotoğraf çekmek yasak.

Jeita'da tesadüfen iki Türk genciyle karşılaştım; ikisi de çok nazik eğitimli gençlerdi İstanbul'dan gelmişler. Onlar Beyrut'u bitirmis bugün benim tam tersime Harissa ve Byblos'a 
gidiyorlarmis. Sagolsunlar dönüşte beni sahil yoluna kadar bıraktılar. Beyrut'a döndüğümde saat henüz 14.00 bile olmamıştı.

Adliyeh durağında otobüsten inip bu sefer ters yöne giden başka bir otobüse binerek Beyrut Down Town'a gectim. Muhammed Al-Amin Camii, Souks Beyrut, meshur yumurta (Egg of Beyrut), St. George Yunan Ortodoks Kilisesi, Şehitler Anıtı, Al-Omari Camii, Hamra caddesi ve Roma dönemi kalıntıları hepsi yürüyüş mesafesinde burada yeraliyor.

Kötü giden ekonomi ve Amerikan Doları'nin bir anda %20 birden yükselişi dolayısıyla bir gece önce yapilan protestolar ve sokak gösterileri nedeniyle pek çok cadde büyük beton bloklarla kapatılmışti.  Her yerde ellerinde tüfeklerle askerler bulunduğundan L'etoile Meydanı'na çıkamadım. Hangi sokaga girsem askerler geri gitmemi söyleyince ben de hem karnımı doyurmak hem de Hamra Caddesi'ni görmek üzere merkezden yukarı doğru yürümeye başladım; işte tam bu sırada güzel bir tesadüf eseri İckhanian'ı buldum.

Jeitta'da karşılaştığım gençler söylemişlerdi burayı. Aslında yeri biraz karmaşık, arasam bu kadar hızlı bulamayabilirdim. Tesadüfen önüme çıktı diyebilirim. Nasıl mis gibi kokuyor lahmacunlar.. 😊😊 hele de benim gibi açsanız!

Madam oldukça yaşlı ve bütün dukkani tek basina yonetiyor. Lahmacun, su böreği, mantı yapılıyor ama öyle böyle lezzetli değil. Dükkan küçücük oturulacak yer yok, gelen alıp gidiyor. Lahmacunlar küçük ve orta boy şeklinde; bizdekilerle alakası yok. Küçük olan bir lokmada bitiyor orta boya da haydi iki lokma diyelim.

Ickhanian'a uğramadan
kesinlikle Beyrut'tan dönmeyin derim.

Evet, 3 lahmacun ve bir ayranı çabucak yiyip önce Hamra Caddesi'ne, oradan da gün batımına denk gelecek şekilde Güvercin Kayalıkları'na yürüdüm.



Burası gerçekten muhteşem bir manzaraya sahip. Tekne turu almayı düşünerek aşağıya kayalıklara kadar indiğimde benim gibi birkaç kişinin daha tur baktığını gördüm. Tekneciyle konuştuk falan derken, kişi başı 10.000' er Lbp'ye(4 $) kayaları ve mağarayı dolaştık. Bu arada bol bol gün batımı fotoğrafı çekme şansım oldu tabii.

Beyrut korniş şehrin iç taraflarına göre çok farklı. Şık ve modern bir görüntü sergiliyor. Yarın buraya bisikletle gelip uzun uzun gezmek istiyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder