24 Şubat 2019 Pazar

Fas gezi notları 2. gün Fes-Şafşavan



22 Şubat Cuma, saat 09.30'da Fes havalimanından aracımızı teslim aldık.
Fes'e gelip araba kiralayacaklara önerim, şehri gezme işini son güne bırakıp havalimanına iner inmez arabalarını teslim almaları. Böylece şehir merkezine gidip tekrar havalimanına dönmek ve bunun için de yaklaşık 250-300 DH(130+160 TL) odemek zorunda kalmazsiniz.

Fas'tan kiralama sözleşmemizde depozito bedeli var, Tunus'ta yoktu. Orada nasıl bir güven anlayışı varsa adamlar bizden sadece pasaport ve sürücü belgesi bilgilerimizi alıp, depozito falan almadan arabayı verip gitmişlerdi. Biz de şaşırmış ve nasıl bir teslimat düzeni bu böyle diye yol boyu konuşmuştuk. Ama yollar, trafik kurallarına uyum, insanların genel anlamda birbirine saygısı Tunus'a çok daha farklıydı. Fas biraz daha keşmekeş ! Dolayısıyla burada araba kiralayan da kiralatan da dikkatli olmak durumunda.
Fes'ten Safsavan'a gitmek için şehri güneyden kuzeye boylu boyunca geçtik. Fes'in yeni yerleşim  yerleri Medina'dan çok farklı ve iki yer arasında uçurum var. Yeni yerleşim yerinde büyük  yemyeşil bahçeler içinde villa tarzı evlerle gayet şık kafeler ve Decathlon Carrefour gibi alışveriş merkezleri göze carpiyor.
Trafikten kurtulup şehir dışına çıkmamiz yarım saati buldu. Nihayet sağlı sollu bakla tarlaları ve zeytinlikler arasında ilemeye başladıgimizda seyahatte olduğumuz hissi geri geldi. Büyük sehirler bize göre değiller artık; dünyanın en güzel şehri dahi olsa küçük kasabalar ve köylerde aldığımız  keyfi bulamıyoruz buralarda..
İki saat kadar yemyeşil ekili arazilerin arasında ilerledikten sonra biraz acıkır gibi olup yol kenarında gördüğümüz ilk restaurant tabelasinda durduk. Suat'la da işte orada tanıştık. Bir Arapça o İngilizce bilmediğinden işaretle yemek istediğimizi söyledik o da kuskus yermisiniz diye  sorunca tamam dedik. Önce bir küçük demet kırmızı gül getirdi masamiza sonra da iki küçük şişe su. Biraz zaman geçip de siparişler gelmeyince ben içeri girip gulumseyerek zaman işareti yaptım ve kuskus ne oldu gibi sordum. O da yine gülümseyerek hazır sayılır geliyor işareti yaptı.
Biraz daha bekledik ve derken anladık ki Suat bize kuskus pişiriyor. Beni elimden tutup önce yukarıdaki evine oradan da direkt mutfağına götürdü. Düdüklü tencerede pişen kuskusu görünce nasıl şaşırdıgimi tahmin edersiniz. Hani kahve gecikince Yemen'den mi geliyor deriz ya kuskus için ne denir bilmiyorum ama en başından eti, soğanı, patatesi, kabağı, havucu tek tek hazırlanip bulguru  kabartilmis.. yani sırf bizim için kuskus yapılıyormuş.. Günün olayı bu bizce..
Yemekten sonra karşılıklı mail adreslerini falan alıp vedalasriktan sonra
yol boyu irili ufaklı köylerden geçerek yaklaşık 1 saat daha ilerledik. Ve nihayet bir tepe noktaya ulaştık,  evet tam da anlatıldığı gibi Rif Dağları'nin eteğinde mavi evleriyle Şafşavan karşımızda.
Şafşavan'da dolaşırken kendimi akvaryumda gibi hissettim demek istiyorum. Fotoğraflara bakınca çok da yanlış olmadığını anlayacaksınız. Tunus'un mavisinden farklı  bir mavi burası, çivit mavisi yada kobalt mavisi ve tonlarına boğuluyor insan Şafşavan sokaklarında.
Esnaf Fes Medina'dan karsilastigimizdan çok farklı, insana yük vermeyen tam tersi güven uyandıran bir sakinliklerini var. İlle de alın, ille de içeri girin ısrarları olmadan hem rahatça dolaşıp fotoğraf çekebildik, hem de birşeyler aldık.
Medinada irili ufaklı pek çok otel seçeneği var. Gezerken epeyce gördük. Ama şehrin girişindeki otellerden Rif Dağinin eteğindeki bu güzel şehir daha bir keyifli görüyor. Özellikle sabah gün doğumunda şehrin üzerine çöken sisle birlikte manzara çok güzel bir hal alıyor.
Sanıyorum bu kadar yazı yeter, sıra fotoğraflarda..








































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder