22 Şubat 2014 Cumartesi

Busuanga Adası & Başkent Coron

21 Şubat Busuanga Adası (Başkent Coron)

Saat 10.30’da kalkması gereken Skyjet’e ait uçağımız ancak 12.00 gibi havalanabildiğinden Busuanga havalimanına vardığımızda saat 13.00’e geliyordu. Uçak 70-80 kişilik küçük bir şeydi ama pervanelilerden değil bildiğimiz jet motorlulardan..Kaptan uzun süreli gecikmeden dolayı defalarca özür diledi ve jest olarak şampanya ikramı yapıldı.  Ayrıca domestic uçuşlarda alınan 200 Peso havaalanı vergisi de talep edilmedi; neden almıyorsunuz diye sormadık tabii ama aynı nedenden olduğunu düşünüyoruz.

Daha önce okuduğumuz yazılarda hep trafik ve yoğun kalabalıktan söz edildiği için saat 07.30’da havaalanına gelmiş, rahat rahat telaşe etmeden uçuş kartlarımızı alırız demiştik. Dediğimiz gibi de oldu; gecikme sayesinde hem karnımızı doyurduk, hem kahvelerimizi içtik hem de notlarımızı yazmaya fırsatımız oldu.

Bu arada Banaue dönüş yolunda tanıştığımız Japon arkadaşlarımız Aki ve Takuya ile bu sabah vedalaştık; onlar da bizim gibi erkenden hostelden ayrıldılar ve ülkelerine döndüler. Her ikisi de bir çiftlikte pirinç ekimi, hasatı ve hayvanların bakımıyla ilgili çalışıyorlarmış. Devamlı gülümseyen, yavaş yavaş ve son derece alçak sesle konuşan Aki, aynı Japon çizgi filmlerindeki kızlara benziyordu.

Busuanga yolu boyunca uçağın penceresinden denizi ve dergilerde gördüğüm fotoğraflara benzer adaları izledim. Etraflarını çevreleyen bembeyaz kumsalları ve kıyıya vuran dalgalarıyla muhteşem görünüyorlardı. Adaya yaklaşıp da uçak iyice alçalınca manzara daha da güzelleşti ve her ikimizi de ciddi bir heyecan sardı.

Busuanga havaalanı gayet küçük; uçaktan inip yandaki arabalardan çantanızı bulup direkt çıkabiliyorsunuz :) Bora çantalarımızı alırken ben de etraftaki telef olmuş doğayı izliyordum. Geçen Kasım’da yaşanan korkunç tayfunda kilometrekarelerce alan telef olmuş, devasa muz, mango ve hindistancevizi ağaçları köklerinden sökülüp etrafa savrulmuştu; ada henüz bu tayfunun zararlarını onaramamıştı ve Coron’a giden yol boyunca pek çok binada da bu izleri görecektik.

Havalimanı binasının girişinde bizi yerel kıyafetli gençlerden oluşan bir perküsyon  grubu karşıladı.  Son derece hareketli ve keyifli samba müziğiyle hoşgeldin merasimi yaptılar, açıkçası çok hoşumuza gitti. Gençler uçak boşalıncaya kadar devam ettiler.

Havaalanı başkent Coron’a hemen hemen 20 dakika mesafede. Çıkışta bekleyen panelvan minibüslerin fiyatı sabit; kişi başı 150 Peso. Coron oldukça turistik ve haliyle biraz kalabalık bir şehir. Trcycle denen sepetli bisikletler trafiği allak bullak ediyorlar; nereden çıkacakları nerede durup kalkacakları belli değil. Buranın jeepney’leri de bunlar.. Zaten Filipinler genelinde kaldırım diye bir şey yok, herkes aynı yolu kullanıyor; kenardaki beyaz çizgi "sözde" yayalarla taşıtları birbirinden ayırıyormuşJ Hostellerde turistler için konulmuş uyarı yazıları var;  yazılarda bu konu özellikle belirtiliyor ve “aman yol kenarındaki beyaz çizgiden ayrılmayın” deniyor.

Çarşıya ve Coron Adası turlarını yapan teknelerin kalktığı iskeleye yakın bir hostelde yer bulduk. Fiyatlar genel olarak biraz pahalı ama okuduklarımızdan adalarda durumun böyle olduğunu zaten biliyorduk. Otelimizin adı Villa Hermosa; işletmecisi yaşlı bayan içinde banyo,klima ve wi-fi olan double oda için 900 Peso istedi ama sıkı bir pazarlıkla fiyatı 750 Peso’ya(37,5 TL) indirdik. Manila’daki ortak banyolu tek kişilik oda fiyatlarının bile min 350Peso(17,5 TL)  olduğu düşünüldüğünde bu fiyat fena sayılmaz.

Çantaları yerleştirdikten hemen sonra biraz şehri dolaşmak üzere dışarı çıktık; teknelerin kalktığı iskele, sebze-meyve ve balık pazarı, tur firmaları derken akşamüstü oldu. Gün batımının tepeden çok güzel göründüğünü öğrenmiştik; kaçırmayalım diye yavaş yavaş seyir tepesine çıkan merdivenlere doğru yürümeye başladık. Dünkü kavurucu sıcakta yaptığımız Taal Volkanı yürüyüşünün yorgunluğunu tam atamadığımızdan bu 700 küsür basamaklık dik çıkış biraz yorucu geldi tabii ama manzara bu yorgunluğa değdi.

Epey bir fotoğraf çektikten sonra tekrar aşağıya çarşıya indik. Havanın kararması ve rüzgarın kesilmesiyle birlikte sivrisinek taarruzu başlamıştı. Hemen 1 double pizza ve 2 buz gibi bira kapıp oteldeki serin odamıza kaçtık.  


Yarın için planımız, sabah erken kalkıp şinorkel ve palet kiraladıktan sonra Coron Adası turuna katılmak. 











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder