21 Şubat Busuanga Adası (Başkent Coron)
Saat 10.30’da kalkması gereken
Skyjet’e ait uçağımız ancak 12.00 gibi havalanabildiğinden Busuanga
havalimanına vardığımızda saat 13.00’e geliyordu. Uçak 70-80 kişilik küçük bir
şeydi ama pervanelilerden değil bildiğimiz jet motorlulardan..Kaptan uzun
süreli gecikmeden dolayı defalarca özür diledi ve jest olarak şampanya ikramı yapıldı. Ayrıca domestic uçuşlarda alınan 200 Peso
havaalanı vergisi de talep edilmedi; neden almıyorsunuz diye sormadık tabii ama
aynı nedenden olduğunu düşünüyoruz.
Daha önce okuduğumuz yazılarda
hep trafik ve yoğun kalabalıktan söz edildiği için saat 07.30’da
havaalanına gelmiş, rahat rahat telaşe etmeden uçuş kartlarımızı alırız
demiştik. Dediğimiz gibi de oldu; gecikme sayesinde hem karnımızı doyurduk, hem
kahvelerimizi içtik hem de notlarımızı yazmaya fırsatımız oldu.
Bu arada Banaue dönüş yolunda
tanıştığımız Japon arkadaşlarımız Aki ve Takuya ile bu sabah vedalaştık; onlar
da bizim gibi erkenden hostelden ayrıldılar ve ülkelerine döndüler. Her ikisi
de bir çiftlikte pirinç ekimi, hasatı ve hayvanların bakımıyla ilgili
çalışıyorlarmış. Devamlı gülümseyen, yavaş yavaş ve son derece alçak sesle
konuşan Aki, aynı Japon çizgi filmlerindeki kızlara benziyordu.
Busuanga yolu boyunca uçağın
penceresinden denizi ve dergilerde gördüğüm fotoğraflara benzer adaları izledim.
Etraflarını çevreleyen bembeyaz kumsalları ve kıyıya vuran dalgalarıyla
muhteşem görünüyorlardı. Adaya yaklaşıp da uçak iyice alçalınca manzara daha da
güzelleşti ve her ikimizi de ciddi bir heyecan sardı.
Busuanga havaalanı gayet küçük;
uçaktan inip yandaki arabalardan çantanızı bulup direkt çıkabiliyorsunuz :) Bora
çantalarımızı alırken ben de etraftaki telef olmuş doğayı izliyordum. Geçen
Kasım’da yaşanan korkunç tayfunda kilometrekarelerce alan telef olmuş, devasa muz,
mango ve hindistancevizi ağaçları köklerinden sökülüp etrafa savrulmuştu; ada
henüz bu tayfunun zararlarını onaramamıştı ve Coron’a giden yol boyunca pek çok
binada da bu izleri görecektik.
Havalimanı binasının girişinde
bizi yerel kıyafetli gençlerden oluşan bir perküsyon grubu karşıladı. Son derece hareketli ve keyifli samba
müziğiyle hoşgeldin merasimi yaptılar, açıkçası çok hoşumuza gitti. Gençler
uçak boşalıncaya kadar devam ettiler.
Havaalanı başkent Coron’a hemen
hemen 20 dakika mesafede. Çıkışta bekleyen panelvan minibüslerin fiyatı sabit;
kişi başı 150 Peso. Coron oldukça turistik ve haliyle biraz kalabalık bir şehir.
Trcycle denen sepetli bisikletler trafiği allak bullak ediyorlar; nereden
çıkacakları nerede durup kalkacakları belli değil. Buranın jeepney’leri de
bunlar.. Zaten Filipinler genelinde kaldırım diye bir şey yok, herkes aynı yolu
kullanıyor; kenardaki beyaz çizgi "sözde" yayalarla taşıtları birbirinden
ayırıyormuşJ Hostellerde turistler
için konulmuş uyarı yazıları var;
yazılarda bu konu özellikle belirtiliyor ve “aman yol kenarındaki beyaz
çizgiden ayrılmayın” deniyor.
Çarşıya ve Coron Adası
turlarını yapan teknelerin kalktığı iskeleye yakın bir hostelde yer bulduk.
Fiyatlar genel olarak biraz pahalı ama okuduklarımızdan adalarda durumun böyle
olduğunu zaten biliyorduk. Otelimizin adı Villa Hermosa; işletmecisi yaşlı
bayan içinde banyo,klima ve wi-fi olan double oda için 900 Peso istedi ama sıkı
bir pazarlıkla fiyatı 750 Peso’ya(37,5 TL) indirdik. Manila’daki ortak banyolu
tek kişilik oda fiyatlarının bile min 350Peso(17,5 TL) olduğu düşünüldüğünde bu fiyat fena sayılmaz.
Çantaları yerleştirdikten hemen
sonra biraz şehri dolaşmak üzere dışarı çıktık; teknelerin kalktığı iskele,
sebze-meyve ve balık pazarı, tur firmaları derken akşamüstü oldu. Gün batımının
tepeden çok güzel göründüğünü öğrenmiştik; kaçırmayalım diye yavaş yavaş seyir
tepesine çıkan merdivenlere doğru yürümeye başladık. Dünkü kavurucu sıcakta
yaptığımız Taal Volkanı yürüyüşünün yorgunluğunu tam atamadığımızdan bu 700
küsür basamaklık dik çıkış biraz yorucu geldi tabii ama manzara bu yorgunluğa
değdi.
Epey bir fotoğraf çektikten
sonra tekrar aşağıya çarşıya indik. Havanın kararması ve rüzgarın kesilmesiyle
birlikte sivrisinek taarruzu başlamıştı. Hemen 1 double pizza ve 2 buz gibi
bira kapıp oteldeki serin odamıza kaçtık.
Yarın için planımız, sabah
erken kalkıp şinorkel ve palet kiraladıktan sonra Coron Adası turuna katılmak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder