3 Kasım 2017 Cuma

Niksic üzerinden Zabljak 13 Ekim 2017

(Ostrog Manastırı &Tara Kanyonu)

Bizi Niksic'e götürecek 08.30 otobüsü tam zamanında otogara geldi. Yolculuğumuz 2-2,5 saat kadar sürecek. Yine bagajlar için 1'er € verip koltuklarımıza oturduk. Hemen şoförün arkasındaki koltuklarımızdan çevreyi izleye izleye keyifle gidiyoruz. Bu yol Podgorica üzerinden değil tamamen ters taraftan Trebinje üzerinden.. 

Kotor'dan çıkıp Perast'a doğru devam eden yol, bir süre sonra tırmanarak Kotor Körfezi'nin şimdiye kadar hiç görmediğimiz bir noktasına ulaşıyor. Buradan manzara çok farklı ve muhteşem ama otobüs hızla hareket ederken ne yazık ki fotoğraf alamıyoruz. Eğer buralara gelir de araç kiralarsanız, size önerim bir fırsat yaratıp özellikle akşam üzeri Trebinje yoluna girin ve en tepe noktasından körfezi izleyip fotoğraflayın.

Eğer Niksic'e giderken niyetiniz bizim gibi Ostrog Manastırı'nı görmekse kesinlikle bu yoldan gitmekte fayda var. Hem daha kısa hem de diğer taraftan çok ters oluyor. Zira manastır Niksic'le Podgorica arasında ve araç kiralamadan gitmek mümkün değil. 

Diyelim ki Podgorica'dan gelen otobüs sizi manastır sapağında indirdi, oradan da yaklaşık 8 km var; ya yürümek lazım ya da otostop yapmak !! Yani her türlü Niksic'e gidilecek ve oradan ya taksi alınacak ya da araç kiralanacak. Taksi 40-45 km'lik bu yol için 30€ talep ediyor.

Biz Niksic otogarında indiğimizde içeride turist info yazan yerden yardım almaya çalıştık. İngilizce çat pat konuşan bir bayan bize araç kiralama firmalarını arayıp kiralık araç ayarlamaya çalıştı ama iki firmada da bugün için araç kalmamış.

Otogardan çıkıp taksilerle görüşmeye çalışırken, arabasını yeni parketmiş bir adamla karşılaştık. Taksi şoförüyle canhıraş ingilizce konuşmaya çalıştığımızı görüp yanımıza gelmiş, acaba yardımcı olabilir miyim diye sordu.

Biz durumu anlatınca "buyrun arabaya binin benim bir arkadaşım araç kiralama işi yapıyor sizi götüreyim" deyince sevindik tabii. Adamın tipinden konuşmasından hiç bir rahatsızlık duymadığımız -hatta tam tersi gayet nazik ve yardımcı gördüğümüz- ve vakit kaybetmek de istemediğimiz için teklifi kabul edip çantalarımızı bagaja yerleştirip arabaya bindik.

Biraz sonra geldiğimiz bina, bahçesinde en az 7-8 araba bulunan ve hakikaten bir araç kiralama  işiyle uğraşıldığı belli olan bir yerdi. Evin sahibi Miki adındaki adam eşi, çocukları, kardeşi ve yeğeniyle balkonda oturmuş bizi bekliyordu.  Hemen tanıştık, ehliyetlerimizi verdik sözleşmeyi doldurdular ve araçlardan en ufak , kullanımı en pratik, en az yakan Smart triptonik'i bize hazırladılar. Ben bir test sürüşü yaptım gayet rahat; tamam dedik okeyledik. Kira 30€ +20€ depozito verdik.

Bu arada bizi oraya götüren adamcağız bekliyor tabii, ona teşekkür edip borcumuz var mı diye sorduk. Ne münasebet canım tarzı birşeyler söyleyip ayrıldı adam, biz de navigasyonu ön cama kilitleyip yola çıktık. Bu arada Miki navigasyonda "home"olarak bu evin kayıtlı olduğunu ve geri gelmek için "go home" tuşuna basmanın yeterli olduğunu söyledi biz de rahatladık. Yani dönüşte orası mı burası mı aramayacağız araba bizi geri getirecek. Harika !! 

Ostrog Manastırı, Balkanların en eski Ortodoks manastırı olma özelliğinin yanısıra bizdeki Sümela Manastırı gibi dağın tepesine kayalara oyularak yapılmış olması dolayısıyla son derece ilginç. Bina 17.yyda yapılmış ve halen faal. Balkanların her yerinden Ortadokların haç ziyareti için geldikleri bir manastır. Uzaktan gelen ziyaretçilerin birkaç gün konaklaması için  bir düzen de var; biz içeriyi görmedik ama dışından gördüğümüz kadarıyla hiçbir lükse kaçmamak kaydıyla insanın temel ihtiyaçlarını karşılayan bir misafirhane görünümünde. 

Yol gerçekten oldukça dar ve sürekli bir taraf dağ, diğer taraf yar şeklinde seyrediyoruz. Figen sık sık "çok yaklaşma, ay!!" diye çığlıklar atarken ben de yoldan çıkmamaya çalışarak karşıdan gelen araçlarla yolu paylaşıyorum.
 Sinyalizasyon çok iyi değil ama bir süre sonra solda dağın tepesinde kayaların arasında beyaz bir leke olarak manastırı görüp rahatlıyoruz: evet doğru yoldayız! :) 






Hemen hemen 1 saat kadar harcadığımız manastırda gayet güzel vakit geçirdik bol bol fotoğraf çektik. Dönüş daha hızlı oldu tabii, yolu bildiğimizden arama yada tereddüt yaşamadan ana yola çıkıverdik ve yine Niksic üzerinden kuzeye Zabljak'a doğru yola koyulduk. 

Niksic'ten Zabljak aşağı yukarı 1,5-2 saatlik bir yol. özellikle otoyol değil ... üzerinden giden kırsaldan geçen bir yol seçip karadağ'ın köylerini ve küçük yerleşim yerlerini görmek istiyoruz. Arabamız minik ama her türlü ihtiyacımıza hizmet ediyor. Yol üzerinde .. bir cafe görüp durduk, biraz soluklanalım hem de bir kahve içelim.







Her yer sonbahar renklerine bürünmüş durumda. Kazdağları'nda da sonbahar çok keyiflidir diye düşünüyoruz ama doğa bu aylarda her yerde böyle demek ki.. ikimiz de en azından burada görebiliyor olmaktan mutluyuz. 



Birer kahve içip yola devam ettiğimizde yarım saat sonra Zabljak'tayız. Sağda solda kar manzaraları başlamış durumda. Bugün için ilk hedefimiz hava kararmadan Tara Kanyonu'nu görmek.

Zabljak'tan devam edip yaklaşık 10 km kadar gidince Tara kanyonu üzerindeki muhteşem köprüyle karşılaşıyoruz.  Kanyonla aynı adı taşıyan köprü gerçek bir mimari harikası.





Tara Kanyonu Unesco tarafından koruma altına alınmış, 82 mt uzunluğu ve 1300 mt derinliğiyle Grand Canyon'dan sonra dünyanın en büyük 2. kanyonu. Kanyonda zipline yapılıyor ama bizim gittiğimizde saat 18.00'i geçmiş ve kapanmıştı. Düşünenler için güzel bir atraksiyon olabilir.

Güneşin gitmesiyle birlikte hava iyiden iyiye serinlediğinden artık dönüşe geçiyoruz. Yönümüz tekrar Zabljak ve hemen yakınındaki Durmitor Milli Parkı. Mümkün olabilirse milli park içinde bir yerde konaklamak istiyoruz.
Bugünden kalan fotolar şöyle :)...
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder