Nice&Monako..Akdeniz kıyısından devam ediyoruz

Nice&Monako.. Akdeniz kıyısından devam ediyoruz

Monaco bildiğiniz gibi Fransa’nın Akdeniz sahilinde bir krallık. Dünya’nın ikinci büyük kumarhane şehri Monte Carlo’nun da bulunduğu bu küçük ülke zenginliğin ve ihtişamın da simgesi aynı zamanda.

Kraliyet Sarayı’na çıkıyoruz; ünlü oyuncu Grace Kelly’nin naaşının yeraldığı söylenen kraliyet kilisesini geziyoruz, tepeden biraz marina fotoğrafı çekip karavan için Monako çıkartması alıyoruz ve toplam 1-1,5 saatte Monaco’da işimiz bitiyor.

Monte Carlo 1,5 km’lik mesafe ama trafikten ilerlemek mümkün değil 1,5 km'yi yarım saatte alamıyoruz. Bu arada İtalya’da mazot çok pahalı, neredeyse İsviçre fiyatları 1,48-1,63 civarında geziyor.  

İki gün önce Lyon’dan ayrılıp Route de Napoleon üzerinden güneye Cannes’a inerken başımıza gelen kaza şimdi hayatımızı kurtarmış durumda. Kaza derken yanlış bir şey söylemiş olmayayım "terslik" desem daha doğru anlatmış olurum ama şimdi artık "şans"demem gerekiyor bu durumda. Mazotun İtalya fiyatını görünce oh oh ne iyi olmuş diyoruz :) 

Lyon'dan çıkarken mazotumuz azalmış Casino marketlerinin birinde uygun fiyata mazot bulunca depoyu dolduralım istemiştik.

Hemen yeri gelmişken belirteyim: Fransa’da en uygun fiyatlı akaryakıt marketlerin benzin istasyonlarında bulunuyor, supermarche, casino, auchan,… hangisi olursa olsun bakmak lazım. Otoparkında benzin istasyonu varsa muhtemelen diğer benzin istasyonlarından en az 15-20 cent daha ucuzdur, bu da 50 lt’de 10€ yapar ki fena para değil o paraya bir kahvaltı yapılır.

Hava yağmurlu ve oldukça da soğuktu; hemen arabadan inip kredi kartını makineye soktuk ama yazılar tamamen Fransızca hiç bir şey anlamıyoruz. Bir yerlerde İngilizce menü olmalı diyoruz ama hakikaten yok. Mantıken rakam yazın diyecek biz de tuşlayacağız diye düşünüyoruz ama öyle de demiyor sadece seçenekler ve soru işareti var :(

Yağmur sicim gibi tepemizden akıyor sırada bekleyenler araçlar var haliyle panik içindeyiz. Sonunda ben bir tuşa basıp bekliyorum ve makine ok işareti gösteriyor ekranda şu yazıyor : max.119€ !! Bizim depo 50€ ancak alır hadi bilemedim 70€’luk alsın; geri kalanını neremize koyacağız ?

Makine çalışmaya başlıyor ve haklıymışız 70€’da depo tamamen doluyor ! Başlıyoruz arabada ne kadar su bidonu varsa boşaltmaya.. Arkadaki araçtan bizi izleyen şaşkın gözlere aldırmadan küçük büyük orta ne varsa mazotla dolduruyoruz öyle ki içme suyu şişemize kadar :) Yetmiyor ve pompa hala çalışıyor, gözümüz makinede 89-90-95… daha 119 olmadı ama bu arada dolduracak hiçbir şeyimiz kalmadı. 

Bora’nın aklına tuvalet geliyor; onu da panik halindeki gözlerinin tuvalete kitlenmesinden anlıyorum. Yani düşünüyor o sırada olur mu olmaz mı diye.. sonra bana bakıyor ve tuvalet temiz mi diye soruyor. Dün boşaltıp temizlediğimizi hatırlıyorum ama "olmaaazz hayıııır!!" demek istiyorum. Yapacak bir şey yok tabii; önce tuvaletin alt tarafını dolduruyoruz gözümüz hala makinede 110-112.. ama hala 119 değil; son olarak tuvaletin üst bölümündeki ilaçlı su haznesi kalıyor elimizde ve onu da boşaltıp suyla içindeki ilacı iyice  temizledikten sonra tamamını dolduruyoruz ve tam kapağa geldiğinde nihayet pompa duruyor. Ama halimiz görülmeye değer; ben elimde son kalan erzak saklama kabım bekliyorum, her ikimiz de nefeslerimizi tutmuş rezervuar deposunun ağzındaki tabancaya bakıyoruz alacak mı almayacak mı taşacak mı ?????..  Yaşadığımız stres öyle böyle değil.

Sonunda rahatlayıp derin bir nefes alıyoruz ama son 10 dakika sanki bir ömür gitti ömrümüzden :) Mazot kaçakçılarının arabasına döndü karavanın içi, her yerimiz mazot.. ortalık kokudan geçilmiyor. En kötüsü tuvaletin iptal olması oldu Bora geceleri çok zorlanacak :)

Arabayı kenara çekip kısa bir süre sakinledikten sonra bidonları tek tek depolara yerleştirip sonra da yola devam ediyoruz. İşin stresinden kurtulup komik yanını görmemiz geceyi buluyor. Akşam yattığımızda gündüz yaşadığımız komedi aklımıza geldikçe gülme krizine giriyoruz. 

İtalya'daki mazot fiyatlarına bakınca tekrarlamadan duramıyoruz :“her şerde bir hayır var gerçekten”:)