22 Şubat 2013 Cuma..
Ekvador’un en büyük ikinci liman
kenti Manta’daki 2. günümüzü bitirdik..
Montanita’dan ayrıldığımız sabah ilk hedefimiz Puerto Cayo’ydu aslında
ama yol kenarında inip de karşımıza çıkan ilk tuk-tukla sahile vardığımızda,
Puerto Cayo’nun çok da beklediğimize uygun bir yer olmadığına karar verip hemen
başka bir tuk-tukla indiğimiz yol kenarına geri gidip arkadan gelecek otobüsü
beklemeye koyulduk:)
“Beklediğimize
uygundu” ya da “değildi” derken aslında ne söylemek istiyoruz derseniz kısaca
şu: Biz gittiğimiz yerlerde öncelikle düzgün, temiz ve güvenli hotel veya
hostel arıyoruz.. Bunun için de gidilen yerde biraz insan olması şart, aksi
halde hiçbir ticari ortam oluşmuyor ki bu da bizim istediğimiz bir durum değil:) Doğa açısından muhteşem bazı koylar var ama bunun
için çadır getirmiş olmak 1, çadır kampı için gereken tüm ekipmana sahip olmak
2, geziyi buna uygun planlayıp bazı şeyleri de getirmemek lazım 3!!! Puerto
Cayo son derece sakin, kocaman ve bomboş bir plajı olan ancak konaklama anlamında
pek fazla alternatifi olmayan bir yer.. Başka bir zaman, farklı bir şekilde
planlanıp çadır kurulup dalgaların sesiyle günlerce kafa dinlenebilecek güzel
bir koy.. Bizim gittiğimiz gün belki de
sıcaktan etrafta hepi topu 10 tane insan yoktu. İnsan olmayınca haliyle
şemsiye-şezlong satan da yoktu, açık bir kafeterya ya da yemek yenilecek bir
yer de.. Bir tane hostel bulduk o da “isterseniz kalın istemezseniz siz
bilirsiniz havasında” olunca hoşumuza gitmedi ve devam edelim kararı verdik..
Pueto Cayo’dan
Manta’ya gelişimiz yaklaşık 2-2,5 saat
sürdü. Önce Puerto Cayo-Jipijapa yaptık; sonra da Portoviejo yol sapağından
batıya yani Pasifik Okyanusu’na doğru ilerleyerek Manta’ya ulaştık.
Manta’nın ortasından
bir nehir geçip Pasifik’e dökülüyor (Rio Manta) ve bu nehir Manta’yı ikiye
bölüyor.. Doğu’da Tarqui Plajı batıda da Mercielago Plajı var ve bu nedenle
şehrin bu iki bölgesi de bu plajların isimleriyle anılıyor ve Marcielago daha
modern, gelişmiş, zengin, turistik, güvenli… iken Tarqui tam tersini temsil
ediyor.
Şehrin en önemli yeri
Tarqui Meydanı ile Barbasquillo Meydanı ‘nı birbirine bağlayan uzun ve son
derece keyifli Malecon’u.. Biraz erken kalkıp güne sporla başlamak isterseniz
-yanınıza mutlaka şapkanızı ve güneş kreminizi almak kaydıyla- denizden
gelen gayet keyifli bir esintiyle bu
Malecon’u baştan sona yürümek (veya bisiklet yapabilirsiniz) ve ardından
Pasifik Okyanusu’na karşı bir kahve içmek süper olur!!!
Başlıca geçim kaynağı
balıkçılık ve ihracat olan Manta’nın büyük ve son derece hareketli bir limanı
var. Kuzeyinin biraz daha hareketli ve eğlenceli olduğu söyleniyor ancak bizim
planımız buradan tekrar içerilere, dağlara ve volkanlara girmek olduğundan
devam etmiyoruz. Pasifik kıyısında yeralan bu pek çok küçük kasabaya Manta
terminalinden otobüsler kalkıyor; hem çok sık hem de fiyatları uygun (mesafeye
göre değişmek kaydıyla 1-3 $ arasında)..
Biz iki günde hemen
hemen şehrin her yerini dolaştık; sahilde yürüyüş yapıp denize girmek için de
bu 2 gün yeterli oldu. Hostel rahattı dinlendik ve yine kendimize düzgün ve bol
kepçe bir restaurant bulup öğünlerimizi sıkı yedik:) artık tekrar yollara düşmek için hazırız..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder