8 Temmuz 2013 Pazartesi

Quilotoa'dan Ambato'ya Yolculuk



26 Şubat 2013 Salı..  Sabah saat 09.00 gibi kahvaltımızı yapıyoruz ve yola çıkmaya hazırız ancak otobüsün kalkmasına daha 4 saat var. Quilotoa’dan Latacunga’ya her gün saat 13.00’de direkt otobüs kalkıyor; süre yaklaşık 2 saat ve fiyatı kişi başı 2$.. Bugün hava diğer günlere göre çok daha soğuk ve canımız bu soğukta buralarda dolaşmak veya bu lobide vakit öldürmek istemiyor. “En iyisi çantaları sırtlayıp yavaş yavaş yola koyulalım” diyerek hareketleniyoruz ve saat 09.30 gibi hostelden ayrılıp Zumbahua’ya doğru yürümeye başlıyoruz.

Bu arada bir akşam önce sadece başını okşadığım ve ekmeğimden birkaç lokma verdiğim köpeklerden biri arkamızdan bizi takip ediyor. Yol boyunca önümüzden arkamızdan dolaşıp karşılaştığımız öbür köpeklerle aramıza girip bizi korumaya alıyor.. Arkaya bakıp da köyün hayli geride kaldığını fark edince eğilip tekrar seviyorum ve artık geri gitmesini söylüyorum ama bizi bırakmamakta kararlı görünüyor. Bu durum arkamızdan gelen kamyonetin kornasına kadar devam ediyor. Kamyonet şoförü bizi Zumbahua’ya götürmeyi teklif edince, hem bu soğukta daha fazla yürümeyelim hem de köpek rahatça geri dönebilsin diye düşünüp eşyaları kamyonetin kasasına yüklüyoruz..

Yaklaşık 20 dk'da Zumbahua'ya varıyoruz; kamyonet bizi Quevedo-Latacunga ana yolu üzerinde indiriyor.. Çok fazla beklemiyoruz 15 dk içinde bir otobüs geliyor ve çuvallarına geçirdiğimiz çantaları bagaja verip otobüse atlıyoruz. Otobüs hareket ettikten kısa bir süre sonra Bora "yüzüğüm yok" "yüzüğümü düşürmüşüm" diyerek ayağa fırlıyor ve panik halinde ceplerini karıştırmaya başlıyor. Ben de telaşlanıyorum tabii ve oraya da buraya da bakalım diyerek aramaya ben de katılıyorum ama ne yazık ki yüzük yok:( Çok üzülüyoruz ve birden suskunlaşıyoruz.. Uzun süren sessizilk sonrası Bora yavaş yavaş sabah duşta elinden aniden nasıl fırladığını anlatıyor, zayıfladığı için artık yüzüğün parmağından kendiliğinden çıkmaya başladığını fark ettiğini ama buna rağmen çıkarmadığı, yada başka bir parmağına takmadığı için şimdi nasıl da pişman olduğunu söylüyor. Sonra birden, çuvalları otobüsün bagajına taşırken yüzüğün parmağında olduğunu hatırlıyor ve aynı anda da yüzüğü çantaları aceleyle  bagaja koyarken düşürdüğünü anlıyor. Teselli sözcüklerim ne yazık ki yeterli gelmiyor, yeniden derin bir sessizlik başlıyor ve bu sessizlik taa Latacunga’ya kadar devam ediyor..

Ben pencereden dışarıyı seyrediyorum. Bu bölge tamamen Quechua’lara ait; Quilotoa’dan buyana hemen hemen geçtiğimiz köylerin tamamı ekili toprakları, ev tipleri, insanların kıyafetleri ve yaşam şekilleri itibarıyla aynı kültürü yansıtıyor.. Zumbahua-Latacunga arası için kişi başı 1,25$ ödüyoruz ve yer yer yol çalışması nedeniyle 5-10 dk’lık beklemeler yaşadığımız yol 1,5 saat kadar sürüyor..

Quilotoa’da geçirdiğimiz birkaç günlük sessizlik ve dinginlik ruhlarımızı sakinleştirmiş durumda; artık biraz şehir, geniş caddeler, insan, restaurant, pastane ve internet görmek istiyoruz:) Bu anlamda Latacunga kargacık buracık yapıları ve yağmurlu + kasvetli havasıyla çok da uygun görünmüyor gözümüze ve terminale girip Ambato için bilet bakıyoruz. Latacunga –Ambato arası hemen hemen 45 dk ve bilet fiyatı 1$.. İlk otobüs 3 dk içinde kalkacak diyorlar; hemen sırtımızdaki çantaları bagaja verip otobüse atlıyoruz. Otobüs gerçekten 5 dk içinde hareket ediyor ve yine aynı dolmuş mantığıyla yolda her elini kaldırana durup her 50-100 mt’de bir yolcu indirerek 1 saat içinde Ambato terminaline varıyoruz..

Ambato çiçek ve meyve şehri olarak anılıyor. Şehir, yer aldığı bu volkanik bölgede yaşanan sayısız deprem dolayısıyla tarih boyunca yıkılıp yıkılıp yeniden yapılmış. Ağustos 1949’da yaşanan son büyük depremde tekrar yerle bir olmuş ama hem Ambatoluların hem de komşu şehirlerin desteği ve gayretiyle yeniden kurulmayı başarmış. O zamandan buyana da şehirde o denli büyük bir deprem yaşanmamış (“HENÜZ”)!! .. Her yıl Ağustos ayında Ambato'da “meyve ve çiçek festivali” düzenleniyor ve Ambatolular her şeye rağmen hayatlarına aynı yerde devam ediyor olmanın kutlamasını yapıyorlar..

Terminal şehir merkezine hemen hemen yürüyüş mesafesinde.. Çantalarımızı sırtlayıp kalabileceğimiz bir hostel bulmak üzere merkeze doğru yürümeye başlıyoruz. Birkaç blok ilerde bulduğumuz Hostel beklentilerimize uygun; kaydımızı yaptırıp çantalarımızı odaya bıraktıktan sonra kendimizi dışarı atıyoruz. 

Bugünkü önemli işimiz çalınan cüzdandan sonra elimizde kalan tek kart olan Ziraat kartın interaktif hesabını yurt dışında kullanıma açtırmak.. Girdiğimiz telefon kulübesinden Ziraat Bankası Müşteri Hizmetlerini arıyoruz ancak belki de saati denk getiremediğimiz için Müşteri Temsilcisine ulaşamıyoruz. Bu arada dakika sayarın dönüş hızına inanamıyoruz; özellikle banka gibi telesekreterin dakikalar süren yönlendirmelerini dinlemek zorunda kaldığımız numaralar için bu telefonların hiç uygun olmadığına karar veriyoruz.

Bari bir yerel hat alalım diyoruz ve neredeyse her adım başı gördüğümüzden dolayı Ekvador'un en yaygın gsm operatörü olduğunu düşündüğümüz Movistar bayilerinden birine dalıyoruz. Çat pat İngilizce bilen biri bize 7$'a bir hat satıyor,  içinde 3$'lık da hediye kontör var. Genç yetkili kartı alıp benim telefonuma takıyor ve aktive olması için 1 saat beklememiz gerektiğini söylüyor. Telefonu alıp hostele geri dönüyoruz; ancak 1 saat geçip de hattın aktive olduğu bilgisi geldiği halde bir türlü Türkiye'yi aramayı beceremiyoruz. Her denememizde bize uluslararası arama yapmamızın mümkün olmadığı mesajını veriyor. 

Sinirlerimiz gerilmiş vaziyette sabahı zor ediyoruz; kahvaltı falan etmeden kendimizi yollara vurup doğruca Movistar bayiine gidiyoruz. Neyse ki daha iyi İngilizce bilen birini buluyoruz da yerel sim kartların kullanımı hakkında detaylı bilgi alabiliyoruz.

Benzer durumla karşılaşabilecekler için konu şöyle: Kart fiyatı 7$; bu fiyatın içinde 3$’lık da kontör var ve 3$'la 9-10 dk kadar uluslararası görüşme yapmak mümkün. Ancak ilk 3$'lık hediye kontör sadece ülke içi görüşme için, bununla uluslararası görüşme yapılamıyor. Yani bu hattı alıp önce Ekvador içinden bir numarayı arayıp 3$ bitinceye kadar konuşmak zorundasınız sonra kendi aldığınız yeni kontörle uluslararası görüşmeye başlayabiliyorsunuz.  

Uzun uğraşlar sonucu telefonla ilgili sorunu çözüp, iki günlük koşturma ve epey bir yanlış anlama sonrasında Türkiye'yi daha uygun fiyatla aramayı başarıyoruz.  Ancak defalarca denememize rağmen Türkiye Ziraat Bankası Müşteri Temsilcisi'ne bir türlü ulaşamıyoruz; 45 dk boyunca yaptığımız hiç bir teşebbüste telesekreterden öteye geçemiyor, yetkiliye ulaşamıyor, hesabımızı yurtdışı kullanıma açtıramıyoruz; zira "şu anda bütün müşteri temsilcilerimiz başka müşterilere hizmet veriyorlar":(((((((((((((((  

Sonuç: Bizim durumumuza düşmemek için, eğer hesabınız Ziraat Bankası'nda ise yurtdışına çıkmadan önce hesabınızın yurtdışı kullanıma açık olup olmadığını mutlaka ama mutlaka teyidedin. Amman diyelim:) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder