5 Temmuz 2013 Cuma

Ve Nihayet Machu Pichu'dayız

09 Şubat 2013 Cumartesi.. Yağmur sabaha kadar devam etti; hostelin penceresine vuran iri damlaların sesi sabaha kadar hiç dinmeyen bir ninni gibi eşlik etti bize. Saati 05.30’a kurmuştuk ama çaldığında hava zifiri karanlıktı, etrafta bir Allah'ın kulu yoktu ve hala yağmur yağıyordu; birkaç saat daha beklemeye karar verdik. Saat 07.00 olduğunda yağmurun sesi hafiflemiş etrafta ufak ufak kıpırdanmalar başlamıştı. Hemen toparlanıp hostelden çıktığımızda saat 07.30’du.

Machu Pichu’ya tırmanan patika köyün az ilerisinden başlıyor. Aquas Calientes nehrinin kıyısında ve nehre paralel devam eden yolda yaklaşık 500 mt ilerlendiğinde kontrol noktasına geliniyor... Biletler ve kimlikler kontrol edildikten sonra köprüyü geçip sağa devam eden yola giriliyor (bu yol aynı zamanda yukarı çıkan otobüslerin de kullandığı yol), ok işaretleri ve merdivenler yolu keserek yaklaşık 1,5-2   saat sonra sizi muhteşem Machu Pichu’ya getiriyor..


Yürüyüş son derece keyifli; 1,5 saat içinde yaklaşık 400 mt yükseliyoruz..Etraf yemyeşil, bölgenin genelde yağışlı olması nedeniyle tıpkı Karadeniz gibi yeşilin hemen her tonu var. Kayalardan fışkıran binlerce çeşit bitki arasında ve doğanın büyüleyici sessizliği içinde ağır ağır tırmanıyoruz..

Manzara her dönemeçte biraz daha güzelleşiyor. Heybetli yemyeşil dağlar, dağların zirvelerini saran bembeyaz bulutlar ve aşağıda tüm vahşiliğiyle adeta kükreyerek akan Aquas Calientes nehri.... ve nehrin sesi hemen hemen yukarı kadar kulağımızdan hiç eksilmiyor..

Nihayet giriş kapısına vardığımızda tekrar bir bilet ve kimlik kontrolü yapılıyor ve buradan itibaren artık Machu Pichu ile başbaşayız.. Giriş kapısında aldığımız haritaya bakarak hemen etrafı gezmeye başlıyoruz. 1450 yılında tıpkı akbabalar gibi 2400 mt’lik böyle bir dağın tepesine bu devasa şehri kuran, burada yaşamak için koşulları zorlayan, karınlarını doyurmak için böylesine büyük bir dağı tamamen teraslarla ören ve oluşturdukları bu teraslarda tarım yapan, bölgedeki taşları işleyerek her türlü sosyal ihtiyaca cevap verecek şekilde böylesi büyük bir yaşam alanı oluşturan İnkalara, bir yandan hayranlık duyarken bir yandan da İspanyol istilasını ve insanları buralara kaçmaya sevk eden nedenleri düşünüyoruz..

Yaklaşık 3 saat sonunda gezimiz çekebildiğimiz onlarca fotoğraf ve çekemediğimiz ancak beynimize kazıdığımız yüzlerce kareyle sona eriyor ve dönüşe geçiyoruz. Dönüş kabaca 45 dk-1 saat sürüyor. Trenimiz saat 16.43’te ve zamanımız yeterli olduğundan çok da acele etmiyoruz; bundan sonra gideceğimiz büyük şehirler öncesi münkün olabildiğince doğanın, bol oksijenin ve bu dinginliğin keyfini çıkarmaya çalışıyoruz..

Cusco’ya dönüşümüz heyelan dolayısıyla kapanan Cusco-Ollantaytambo tren yolu dolayısıyla biraz maceralı oluyor.. Reru-rail her şeye rağmen bizi Machu Pichu’dan trenle Ollantaytambo’ya, oradan da otobüslerle Cusco’ya kadar getiriyor. Trende tanıştığımız yeni evli ve balayılarını yapan Brezilyalı çiftle sohbet ederken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Bu arada biraz indi-bindi olmasına karşın firmanın bunca kalabalık bir grubu çok da büyük bir sorun yaşatmadan Cusco’ya getirme duyarlılığına muteşekkiriz..

Saat 09.30 gibi hostelimize dönüyoruz; 6 saatlik güzel bir yürüyüş ve maceralı yolculuk sonrasında yorgunuz.. Yemek bile düşünecek halimiz yok; hemen bir duş alıp güzel bir günü ve bir hayali daha gerçekleştirmiş olmanın mutluluğu ile sarhoş uykuya dalıyoruz.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder