09 Şubat 2013 Cumartesi.. Yağmur sabaha kadar devam etti; hostelin penceresine
vuran iri damlaların sesi sabaha kadar hiç dinmeyen bir ninni gibi eşlik etti
bize. Saati 05.30’a kurmuştuk ama çaldığında hava zifiri karanlıktı, etrafta bir Allah'ın
kulu yoktu ve hala yağmur yağıyordu; birkaç
saat daha beklemeye karar verdik. Saat 07.00 olduğunda yağmurun sesi hafiflemiş
etrafta ufak ufak kıpırdanmalar başlamıştı. Hemen toparlanıp hostelden çıktığımızda saat
07.30’du.
Machu Pichu’ya tırmanan patika köyün az ilerisinden başlıyor. Aquas Calientes nehrinin kıyısında ve nehre paralel devam eden yolda yaklaşık 500 mt ilerlendiğinde kontrol noktasına geliniyor... Biletler ve kimlikler kontrol edildikten sonra köprüyü geçip sağa devam eden yola giriliyor (bu yol aynı zamanda yukarı çıkan otobüslerin de kullandığı yol), ok işaretleri ve merdivenler yolu keserek yaklaşık 1,5-2 saat sonra sizi muhteşem Machu Pichu’ya getiriyor..
Yürüyüş son derece
keyifli; 1,5 saat içinde yaklaşık 400 mt yükseliyoruz..Etraf yemyeşil, bölgenin
genelde yağışlı olması nedeniyle tıpkı Karadeniz gibi yeşilin hemen her tonu
var. Kayalardan fışkıran binlerce çeşit
bitki arasında ve doğanın büyüleyici sessizliği içinde ağır ağır tırmanıyoruz..
Manzara her dönemeçte
biraz daha güzelleşiyor. Heybetli yemyeşil dağlar, dağların zirvelerini saran
bembeyaz bulutlar ve aşağıda tüm vahşiliğiyle adeta kükreyerek akan Aquas
Calientes nehri.... ve nehrin sesi hemen hemen yukarı kadar kulağımızdan hiç
eksilmiyor..
Nihayet giriş kapısına
vardığımızda tekrar bir bilet ve kimlik kontrolü yapılıyor ve buradan itibaren artık Machu Pichu ile başbaşayız.. Giriş kapısında aldığımız
haritaya bakarak hemen etrafı gezmeye başlıyoruz. 1450 yılında tıpkı akbabalar gibi
2400 mt’lik böyle bir dağın tepesine bu devasa şehri kuran, burada yaşamak için
koşulları zorlayan, karınlarını doyurmak için böylesine büyük bir dağı tamamen teraslarla ören
ve oluşturdukları bu teraslarda tarım yapan, bölgedeki taşları işleyerek her türlü sosyal ihtiyaca cevap verecek şekilde böylesi büyük bir yaşam alanı oluşturan İnkalara, bir yandan hayranlık duyarken bir yandan da İspanyol istilasını ve insanları buralara kaçmaya sevk eden nedenleri düşünüyoruz..
Yaklaşık 3 saat
sonunda gezimiz çekebildiğimiz onlarca fotoğraf ve çekemediğimiz ancak
beynimize kazıdığımız yüzlerce kareyle sona eriyor ve dönüşe geçiyoruz. Dönüş
kabaca 45 dk-1 saat sürüyor. Trenimiz saat 16.43’te ve zamanımız yeterli
olduğundan çok da acele etmiyoruz; bundan sonra gideceğimiz büyük şehirler
öncesi münkün olabildiğince doğanın, bol oksijenin ve bu dinginliğin keyfini
çıkarmaya çalışıyoruz..
Cusco’ya dönüşümüz heyelan dolayısıyla kapanan Cusco-Ollantaytambo tren yolu dolayısıyla biraz maceralı oluyor.. Reru-rail her şeye rağmen bizi Machu Pichu’dan trenle Ollantaytambo’ya, oradan da otobüslerle Cusco’ya kadar getiriyor. Trende tanıştığımız yeni evli ve balayılarını yapan Brezilyalı çiftle sohbet ederken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Bu arada biraz indi-bindi olmasına karşın firmanın bunca kalabalık bir grubu çok da büyük bir sorun yaşatmadan Cusco’ya getirme duyarlılığına muteşekkiriz..
Cusco’ya dönüşümüz heyelan dolayısıyla kapanan Cusco-Ollantaytambo tren yolu dolayısıyla biraz maceralı oluyor.. Reru-rail her şeye rağmen bizi Machu Pichu’dan trenle Ollantaytambo’ya, oradan da otobüslerle Cusco’ya kadar getiriyor. Trende tanıştığımız yeni evli ve balayılarını yapan Brezilyalı çiftle sohbet ederken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Bu arada biraz indi-bindi olmasına karşın firmanın bunca kalabalık bir grubu çok da büyük bir sorun yaşatmadan Cusco’ya getirme duyarlılığına muteşekkiriz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder