08 Mart 2013 Cuma.. Ormeno firmasının otobüsü yaklaşık 1 saatlik
gecikmeyle saat 10.00 gibi Lima’dan hareket ediyor. Bu kıtada güvenip de bir
sonraki adım için rezervasyon yaptırmak, hele de para ödemek çok riskli.. Çünkü
ne zaman ne olacağı belli değil ve insanlar (bizim gibi turistler hariç) bu
konularda son derece genişler; “her şey olur gider, biraz geç biraz erken rahat
olmak lazım” gibisinden hiçbir itirazda bulunmadan sessizce bekliyorlar..
Rotamız Ica-Nazca-Arequipa-Juliaca ve Puno üzerinden La Paz.. Fiyat kişi başı
80$..
Otobüs klimalı, koltukları tam yatmayan(semi-cama denen) ama yine de rahat sayılabilecek tek
katlılardan.. İçinde tuvaleti var, üç
öğün yemek servisi var ve dolayısıyla hemen hemen merkezler dışında hiç durmadan
yol alabiliyor. Lima –Nazca arasını daha önceden de biliyoruz tamamen çöl ..
Ica civarında çöldeki üzüm bağlarını görüyoruz yine.. Otobüs her durduğunda
içeriye seyyar satıcılar giriyor; şeftali, muz, mango, uil patates cipsi,
plastik bardaklarda kırmızı jöle (gelatino ), dondurma (helado) her şey 1 sol..
Saat 18.00 gibi henüz hava kararmadan akşam yemeğimizi verip servisi
kapatıyorlar; sonrası arka arkaya İspanyolca dublaj Hollywood
prodüksiyonları.. Herkes uyuyuncaya
kadar devam..
Bu arada buranın resmi
içeceği İnka Cola.. Daha önce de sözetmiştim; forfor sarısı renginde gazoz
tadında İnka Cola sadece Peru değil Güney Amerika’nın tamamında en çok satılan
içecek.. Bizde nasıl Coca Cola’nın taklitleri ve büyük mağazaların kendi
markaları varsa burada da aynı şey İnka Cola için geçerli.. Coca Cola rekabet
edemeyince firmayı satın alma yoluna gitmiş; şu anda hem İnka Cola hem Coca
Cola aynı firmanın ama hala pazar liderliği İnka Cola’da..
Lima-La Paz
yolculuğumuz toplam 33 saat sürmüş durumda ve tam 1 ay sonra tekrar Bolivya’nın
yönetimsel başkenti 3660 mt rakımlı La Paz’dayız. Deniz seviyesinden 3,5 km
yukarıda olmamıza rağmen bu kez daha rahatız; vücutlarımız bu mecburi iniş
çıkışlara alışmış durumda.. Gerçi Bora’nın altimetresi yine çalışıyor ama bu kez
çok da rahatsızlık yok:)
La Paz terminale iniş
saatimiz 19.00 ve saat 19.30’da Santa Cruz’a son otobüs kalkıyor.
Birbirimize “n’apalım kalalım mı yoksa devam edelim mi” der gibi bakıyoruz; aslında her ikimiz de ne
yapacağımızı biliyoruz ama son bir onay bekliyoruz birbirimizden. Sonuç olarak devam
ediyoruz. Ben hemen koşup biletleri alıyorum; Bolivya’da ulaşım diğer G.Amerika
ülkeleri gibi değil son derece ucuz. Yaklaşık 19 saatlik yolculuk için kişi
başı 120 bob yani 30 TL ödüyoruz. Otobüs full cama;koltukları sonuna kadar yatırıyoruz, havalandırma gece boyu
çalışıyor, derin bir uykudan bizi alıkoyacak hemen hemen hiçbir şey yok:)
Sabah dinlenmiş olarak
uyanıyoruz; daha Santa Cruz’a epeyce yolumuz var.. Otobüsün ilk durduğu yerde yiyecek bir şeyler alıp
kahvaltı niyetine atıştırıyoruz; Lima’dan bu yana 48 saati geçmiş durumdayız!!
Bu yaptığımız iş değil gibi ama geri dönmeyi kafaya koyduğumuz için gittiğimiz her yol bizi eve biraz daha yaklaştırıyor gibi geliyor ve mesafeler, yorgunluklar koymuyor. Birbirimize bakıp tahammül
sınırlarımızın ve toleransımızın nasıl arttığına gülüyoruz..
Saat 13.00 gibi Santa
Cruz De La Sierra’dayız. Bolivya’nın doğusunda yeralan bu güzel şehir
zenginliği ve bunaltıcı derecede sıcak havasıyla meşhur.. Günlerden Pazar ve
her yerin kapalı olması nedeniyle yapılacak çok özel bir şey yok; sadece şehrin
merkezi olarak kabul edilen Plaza
Principal’i gezip karnımızı doyurup bu kez bizi Brezilya sınırına götürecek
otobüs veya tren bakmak üzere tekrar terminale dönüyoruz..Bu arada önemli bir
bilgi: Santa Cruz’dan sınıra giden trenler ve otobüsler de aynı terminalden
(Terminal Bimodal) kalkıyor; yani çantalarla oradan oraya koşuşturmak söz
konusu değil..
Gideceğimiz sınır
kasabasının adı Quijarro (Kiharo okunuyor) ve Pazar günleri buraya sadece tek
tren çalışıyor Ferrobus.. Santa Cruz’dan 18.00 gibi hareket ediyor, fiyatı 257
bob ve hemen hemen 14 saat sürüyor. Otobüs firmaları çok çeşitli; süre 10 saat
ve fiyat 70 bob ile 100 bob arasında değişiyor. Full cama denen tuvalet, air
condition ve 170 derece yatan koltuklar ya da semi-cama denilen bunların
olmadığı sadece 120 derece yatan koltuklarla yolculuk arasındaki fiyat farkı 30
bob yani 7,5 TL.
Pantanal firmasının
saat 21.00’deki otobüsü için full cama iki bilet alıp hareket saatine kadar
etrafı turlamaya devam ediyoruz. Otobüs terminalden 09.30 gibi hareket ediyor
ve bu kez yeni sabaha Brezilya sınırındaki son kasaba olan Quijarro’da
uyanıyoruz. Tam 61 saattir molasız yolculuk ediyoruz! Daha önce söyleseler “hadi canım” derdim ama demek ki olabiliyormuş:)
Quijarro’nun tek
özelliği Brezilya sınırında yer alması ve Santa Cruz’dan gelen trenin
Bolivya’daki son durağı olması.. Şehre her iki yönden de her gün azımsanmayacak
sayıda turist geliyor ve dolayısıyla tüm işletmeler hostel,
internet&telefon dükkanı, market veya lokanta.. Zaten bunların tamamı tek
bir sokak üzerinde ve merkez de burası.. Taksicilik de hayli ilerlemiş tabii;
buradan sınıra 7 km var ve otobüsten ya da trenden inen turistler için tek
seçenek taksi.. Buna rağmen alt yapı anlamında hiç bir gelişme göstermemiş, asfaltsız toprak-toz karışımı yolları ve ateş gibi esen rüzgarla
birlikte oluşan korkunç toz bulutu ile Quijarro toz renginde bir köy.
Konaklama seçenekleri
açısından da pek parlak bir durum yok; hemen hemen temel ihtiyaçlara hizmet eden
aynı standartta hostellerden birini beğenip tutuyoruz ve hızlıca alınan duşun
ardından seyahat firmasına telefon etmek üzere dışarı çıkıyoruz; amacımız 16
veya 20 Mart’a dönecek şekilde biletimizi erkene almak. YKB Setur’u çevirip
uzun süre telesekreteri dinledikten sonra sonunda müşteri temsilcisine bağlanıp
derdimizi anlatıyoruz ancak ne 16 ne 20 ne de Mart ayının herhangi bir gününe
bilet yok.. 1 Nisan için ekonomi
class’ta yer var ama kişi başı ceza dahil 1172€ ödememiz gerekiyor!!!!?????
İstedikleri bu bedel, bu bileti yakıp yeni bilet almayı düşündüğümüzde
ödeyeceğimiz paradan bile daha yüksek!! Komedi gibi bir şey yani ve tabii bu durumda aldığımız biletleri erken tarihe çevirme
şansımız yok:(
Oysa bileti
satarken “tereddüt etmeyin dönüş için bir terslik olursa kişi başı 100€ ceza
öder tarihleri değiştirirsiniz” demişlerdi. Şimdi ise “ ama dolar arttı,
uçaklar hep full gidiyor, sizin bilet çok ucuz kaldı aradaki farkı ödemeniz
lazım” diyorlar.. “Dün dündür bugün bugündür” lafını hayatımıza sokan
Demirel’in kulakları çınlasın!!
O zaman bu bileti
gidiş dönüş almanın veya parasını bizim yaptığımız gibi 7 ay önceden ödemeye
başlamanın hiçbir anlamı yokmuş. En iyisi uygun fiyatlı bir tek yön bilet alıp bir
yerden başlamak, dönüş için kafalarda tarih belirmeye başlayınca
da sürekli araştırma içinde olup, bileti ayarlayıp
gezinin kalan bölümünü de buna göre şekillendirmekmiş (bizden sonrakilerin kulağına küpe olsun).. Sonuç olarak bu durum
karşısında düşündük taşındık ve “4500 TL’den biraz daha fazla tutan bu parayı
ceza olarak ödeyeceğimize üzerine biraz daha koyup Nisan sonuna kadar gezimize
devam ederiz” dedik.
Karar : geziye kaldığımız
yerden devam ediyoruz:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder