23 Mart 2013 Cumartesi.. Tarija’daki 10.günümüz; hafif bulutlu ama güneşin ara ara kendisini
gösterdiği güzel bir güne uyandık. Hafif akşamdan kalmayız ama sıcak bir duş ve
kahvenin üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey yok tabii!
Dün akşam 15 kişi hep
beraber mutfağa girip kocaman bir sofra hazırladık. Luis bahçedeki mangalı
yaktı; gündüzden etleri alıp soslamıştı; hep birlikte çeşit çeşit salatalar
hazırladık.. Masaları birleştirip bahçede kocaman bir ziyafet sofrası yaptık ve ardından
içkilerimizi de aldık. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar hoş sohbetler ve
kahkahalar eşliğinde son derece keyifli anlar yaşadık. Grubumuzda bizim
dışımızda 5 Alman, 2 Portekizli, 2 İngiliz, 2 Fransız, 5 Bolivyalı vardı ve
gayet derece keyifli bir akşam yemeği yedik.
Yarın için bir gezi
planlıyoruz; havanın durumuna göre plan değişebilir tabii ama eğer her şey
yolunda giderse hep birlikte Tajzara’ya
gidip önce 3400 mt’deki Tajzara Lagunları’nı gezip sonra da göllerin hemen
yakınından başlayan Inka Yolu’nu yapmak istiyoruz.
Internetten okuduğumuz
kadarıyla Inka Yolu aslında 1 günlük bir aktivite. Yürüyüş sonunda hemen hemen
2000 mt aşağıya iniyorsunuz ve yol boyunca dereler geçip yüksek vadilerde
condorları seyrediyorsunuz. Yol üzerinde son derece sevimli köyler var ve
istenirse bu köylerdeki evlerde gecelemek mümkün.. Bu durumda programı 2 günlük
yapmak ve her gün 5-6 saat yürüyüp etrafın keyfini çıkarmak daha iyi olabilir
diye düşündük. İnka Yolu Tarija’ya gelen doğa severlerin kaçırmaktan hoşlanmayacakları
keyifli bir macera.
25 Mart 2013 Pazartesi.. Şimdi
İnka Yolu hakkında gerçekten detaylı bir şeyler yazabilirim.. Dün sabah saat
09.30 gibi başladığımız İnka Yolu’nu molalar dahil 7,5 saatte tamamladık.
Kesinlikle kaçırılmaması gereken aktivitelerden biri ve yolu Tarija’ya düşen
trekking severlere kuvvetle tavsiye olunur:)
Hazırlıklar bir gün
önce alınan iki adet tavukla başladı. Tavuklar bir güzel haşlanıp suyundan
sabah için sebzeli tavuk çorbası etinden de kumanya olarak yaklaşık 50 tane
sandviç hazırlandı. Sandviçlerin hazırlanması aşamasındaki iş bölüşümü ve
yardımlaşma gerçekten takdire değerdi:) Kimi sebzeleri doğruyor, kimi tavuk etlerini ayıklıyor, kimi mayonezle sos
hazırlıyor, birileri ekmekleri kesiyor… Sonunda gece yarısını biraz geçe sandviçlerimizi
buzdolabına koyup yürüyüş için hazırladığımız çantaların baş ucunda beklediği
yataklara giriyoruz..
Sabah gün saat
06.00’da başlıyor. Herkes çorbasını içip çantasına sandviçlerini koyduktan
sonra yola çıkmak üzere arabadakini yerini alıyor. Araba bölge için gayet uygun
ve yerden hayli yüksek bir Land Rover; ancak toplam koltuk sayısı 10 (şoför
hariç) ve biz tam 12 kişiyiz!! 12 dev adam misali kocaman kocaman 5 Alman, 2
Portekizli, 2 Fransız, 2 Türk ve 1 Bolivyalı. Neyse sıkışıp tepişerek arabaya
yerleşiyoruz; emniyet kemerine ihtiyacımız yok zira kimse 1 mm bile
kıpırdayamıyor:)
Yönümüz doğu yani
Tupiza tarafı ve Tajzara’daki göller bölgesi için hemen hemen 2 saat yolumuz
var. Aracımız hafif hafif atıştıran yağmurla birlikte Tarija’dan ayrılıyor ve
sislerin içinde Tupiza’ya giden asfalt yolda tırmanmaya başlıyoruz. Hava
bulutlu, yer yer bulutların arasından masmavi gökyüzü kendini gösteriyor ama
hala sis var ve kasvet devam ediyor. Daha çok erken olduğundan günün kalanı
için hava tahmininde bulunmak zor; internet öğleden sonra açacağını söylüyor..
Yol üzerinde pek kayda
değer bir yer yok ama şoförümüz ara ara
bir yerlerde durup 5-10 dk mola veriyor, böylece dışarı çıkıp birkaç adım
atabiliyoruz ve bacaklarımız tamamen tutulmaktan kurtuluyor.. Tajzara’ya gelmeden hemen önce bir tünele
giriyoruz ve çıkışımızda sanki bambaşka bir yerdeyiz. Tünel öncesi atıştıran
yağmur tamamen durmuş ve masmavi gökyüzünde pırıl pırıl bir güneş! "Tünel öncesi
ve tünel sonrası" demek mümkün! Az ilerde göller masmavi görünmeye başlıyor. toplam 4 adet göl var; özellikle
Ekim ayında göllerde binlerce flamingo olduğu söyleniyor. Dün sadece birkaç
flamingo ile birlikte karabatak ve kara tavuklar vardı.. Her birinde kısa kısa
durup fotoğraf çekip bu arada bacaklarımızı rahatlatıyoruz.
Inka Yolu için patika
son gölün hemen solundan başlıyor,
arabayı terk ettiğimizde saat 09.30 ve birkaç toplu fotoğraf sonrası
yürüyüşe başlıyoruz.
İnkalar kıtada toplam
45.000 km yol yapmışlar ve bu yolların büyük kısmı halen köyler arası ulaşımda
yürüyüş için kullanılıyor. İnka Yolu söylendiği gibi 3000 mt’den başlayıp hemen
hemen 1000 mt’ye kadar iniyor ve küçük bir bölümü hariç tamamen yokuş aşağı..
İlk 2 saatin sonunda dere yatağına indiğimiz noktada solda bir şelale ile
karşılaşıyoruz; burası ilk yemek molamızı verdiğimiz yer.. Afiyetle
sandviçlerimizi yiyip sularımızı şelaleden tazeledikten sonra yavaş yavaş yola
devam ediyoruz.. Yaklaşık 4,5 saat sonunda birkaç evden oluşan bir yere
geliyoruz; burası istenirse gece konaklanabilecek bir köy.. Saat henüz 14.00 ve
burada durup akşamı beklemek -hele de böylesi boş bir arazide- çok sıkıcı
geleceğinden “devam edelim” diyerek patikayı takip ediyoruz. İnka yolu yer yer
ciddi çöküntülere uğramış ve zaman zaman kayboluyor ama nehir takip edildiğinde
tekrar karşımıza çıkıyor. Bu ilk köyün ardından bir mezarlık ve mezarlıktan
sonra da solda yine iki-üç evden oluşan başka bir yerleşime rastlıyoruz.
Bunları da geçip devam edince bu kez nehir yolumuzu kesiyor. İşte bu andan
itibaren tam 6 kez ayakkabılarımızı çıkarıp, nehri geçip tekrar giyip devam
ediyor ve sonraki geçiş için tekrar çıkarıyor, nehri geçip giyiyor ve sonraki
geçişe kadar yürüyüp ayakkabıları tekrar çıkarıyor, nehir geçiyor ve giyiyoruz:) Toplam 6 geçişin
sonunda nehir bizimle dalga geçmeyi bırakıp sola doğru yoluna devam
ediyor ve İnka Yolu tepelerden sağa kıvrılıyor.. Kısa bir süre tırmandıktan
sonra yol tamamen sisler içinde ve muhteşem görüntüler eşliğinde zirveye
ulaşıyor. Zirvenin hemen altında
dağılmaya başlayan sisin içinden kendini göstermeye başlayan dağlar, dağların
tepesindeki yemyeşil yaylalar ve aşağıda gürül gürül akan nehir hepimizi adeta
olduğumuz yere çakıyor .. Herkes sanki derin bir uykudan uyanmışçasına
karşısındaki manzaya bakıp hayal mi gerçek mi rüya mı görüyorum gibisinden
gözlerini oğuşturuyor..
Buradan itibaren
tekrar iniş başlıyor ve hemen hemen 3 saat sonra Pinos de Sud adındaki köye
ulaşıyoruz. Köyde Pazar gününe özel bir eğlence var; gençler meydanda toplanmış
dans ediyorlar.. Luis bu arada biz Tarija’da geri götürecek birilerini bulmaya
ve pazarlık yapmaya çalışıyor. Yaklaşık 15-20 dk sonra arabalara binmiş
Tarija’ya doğru gidiyoruz; bir güzel aktivite daha tamamlanmış durumda.
Gruptaki herkes sağlıklı, kimsede bir problem yok, hepimiz yorgun ama bir o
kadar da mutluyuz..
Dünü böyle
tamamladıktan sonra bugün akşam 20.00 otobüsüyle Tupiza’ya gidiyoruz. Yol 8
saat sürüyormuş, muhtemelen yarın sabah 04.00 gibi Tupiza’da olacağız. Güney
Bolivya’nın en keyifli yerlerinden biri olduğu söylenen ve aynı zamanda
Arjantin sınırı Villazon’dan sonraki ilk kasaba olan Tupiza doğası ve at
turlarıyla ünlü.. Yarından itibaren Tupiza notlarında buluşmak dileklerimizle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder