28 Mart 2015
Polonya’nın başkenti Varşova’dayız
Varşova, bence Polonya’nın en vasat şehri; bütün
başkentlerde gördüğümüz ve bende rahatsızlık yaratan soğuk renkli kübik ruhsuz
binalar burada da ziyadesiyle mevcut. Şehrin gece manzaraları gündüzkilerden
çok daha cezbedici; güzel ışıklandırılmış kiliseler ve kaleler Varşova’ya olduğundan
başka bir hava veriyor.
II.Dünya Savaşı’nda pek çok şehrin başına gelen yerle
bir edilme durumu Varşova için de geçerli tabii ama burası da diğer pek çok yer
gibi aslına uygun olarak yeniden inşa
edilmiş. Bazı restorasyonlar halen devam ediyor ama demek ki Varşova’da daha
önce de pek bir şey yokmuş ki yeniden inşa edilmesi şehri cazip hala
getirememiş.
Belki de şehrin şanssızlığı bizim Krakow, Gdansk ve
Torun’u ve bu şehirlerdeki Old Town’ları gördükten sonra Varşova’ya gelmiş
olmamız. Gerçek anlamda tarih, kültür, estetik ve doğa arayanlar için
Polonya’da Varşova’dan çok daha
tatminkar şehirler var.
Öğle saatlerinde vardığımız şehri şöyle bir geziyoruz,
turistik merkezler olan Kale Meydanı, Kraliyet Sarayı, Krakowskie Przedmiescie caddesinde dolaşıp
zapiekanka yiyoruz. İnanın buradaki zapiekankanın bile Krakow’da yediğimizle
uzaktan yakından alakası yok.
Biraz daha dolaşıp bulduğumuz ilk Mc Donald’sta Mürs’ün
konaklayacağı hosteli ayarladıktan sonra
adresi navigasyonumuza kaydedip merkezden ayrılıyoruz. Hostel hiç
beklemediğimiz kadar sapa bir yerde; gerçi biz neresi sapa neresi değil tam da
bilemiyoruz ama navigasyona rağmen öyle zor oluyor ki ulaşmamız, buraların gps
sinyali bile alınamayan sapa yerler olduğuna karar veriyoruz.
Akşam yemeğimizde tarhana çorbası, Meksika fasülyeli
mantar!! (bkz. açıklama) ve avokadolu ve rendelenmiş kerevizli marul salatası
var. Bu arada Bora kendini epeyce aştı; kerevizi ağzına koymayan avokado
deyince yüzünü buruşturan adam hepsini yemeğe başladı :)
Mürs’ü yerine gönderdikten sonra biz de çay demleyip
biraz daha oturuyoruz. Ben notlarımı yazıyorum Bora da arabayla ilgili bayındırlıklar
yapıyor. Bugünlük de bu kadar, yarın Mürs’ü Türkiye’ye uğurlayıp kendimiz de
Bratislava’ya doğru turumuza devam ediyor olacağız. Şimdilik hoşçakalın :)
Açıklama : Hosteli bulmak uzun zaman aldığından akşam
yemeği için doğru dürüst hazırlık yapamıyoruz. Son anda bulduğumuz kurbağa amblemli
küçük bir mağazada konserve mantar ve Meksika fasülyesi bulunca bu ikisini
karıştırıp, bol soğan ve karabiber ilavesiyle beklemediğimiz kadar güzel bir
sote çıkarıyoruz ortaya :) Nam nam nam..
29 Mart 2015
Varşova’dan ayrılıyoruz
Sabah pek de erken olmayan bir saatte uyanıp kahvaltı
yaptıktan sonra havaalanı tarafına doğru yola koyuluyoruz. Yol üzerinde bir
alışveriş merkezinde biraz bakınır, atıştırmalık bir şeyler alır sonra da
Mürs’ü uğurlarız diyoruz.
Merkezdeki en büyük alış veriş noktası Zlote Tarasy’de
ne ararsanız var ama tahmin edilebileceği gibi tüm uluslar arası zincirler bir
arada ve fiyatlar hiç cazip değil. Güzel olan tek şey çeşit çeşit tatlı, tuzlu
kurabiye, poğaça, pasta ve sandviçlerin satıldığı “cukiernia” denen yerlerJ; hemen atıştırmalık bir şeyler alıp havaalanına doğru
hareket ediyoruz. Saat 14.30 gibi Frederic Chopin Havaalanı’ndayız, uçağın
kalkmasına 2 saat var. Kahve hazılayıp neredeyse 10 gündür birlikte olmaktan
aldığımız keyfi birer kahve ve kurabiyeyle parlattıktan sonra vedalaşıp Mürs’ü
uğurluyoruz.
Şimdi yönümüz güney; Katowice üzerinden Polonya’yı
terk etmeyi ve Slovakya’nın başkenti Bratislava’ya ulaşmayı düşünüyoruz;
önümüzde yaklaşık 550 km’miz var. Polonya’da yollar fena değil ama otobanlar
dışında hala pek çok şey yapım aşamasında. Yapım dolayısıyla kapalı veya yan
şeride yönlendirilmiş veya bir sürü uyarılarla bu şeritten diğerine aktarılan
yollar nedeniyle zaman zaman uzun
kuyruklara takılıyoruz. Katowice’ye vardığımızda saat 20.30; 5 saatte ancak 300
km gelebilmişiz :( ve tuvalet molaları hariç hiçbir duraklama da yapmış değiliz.
Bu geceyi burada geçirmeye karar veriyoruz;
Karpatlar’ın eteklerine yaklaşıyor olduğumuzdan olsa gerek hava epeyce
sertleşmiş durumda. Benzin istasyonlarından birinde wi-fi bulunca konaklamak
için bir hotel ayarlamaya karar veriyoruz hem duş alalım hem de sıcak sıcak
uyuyup dinlenelim istiyoruz. Hotel ‘de
yakaladığımız 57,6 zt’lik “son dakika fiyatı” duşu içinde 2 kişilik oda için gayet
cazip; hemen adresi alıp navigasyona kaydediyoruz ve saat 21.00’de otelin
önündeyiz.
Son derece iç karartıcı, kasvetli ve dar koridorlardan
ulaşılan oda içinde oda gibi bir otel ama umursamıyoruz; sıcak suyun gücü
hepsinin üstesinden geliyor J Yarım saat içinde tekrar dingin ve mutluyuz. Hep yol geldiğimizden
yemeklik bir alışveriş yapamadık ve şimdi de her yer kapanmış durumda. Neyse ki
makarnamız var; J güzel bir spagetti hazırlamak sadece 15 dakikamızı alıyor, bol da
peynir rendeliyoruz üzerine ve tabii yanında bir de portakal suyu açıyoruz.
Katowice yakın tarihin en önemli utanç noktalarından
biri olan Auschwitz toplama kampına sadece 36 km uzaklıkta; buraya kadar
gelmişken aslında gidebiliriz diye düşünüyoruz. Epey bir süre kararsız
kalıyoruz ve bu arada internette araştırma yaparken “boş gezenin boş kalfası”na
denk gelip okuyoruzK ve Kamboçya’da gördüğümüz Killing Fields’den çok da farklı olmayan bu utanç müzesine gitmekten vazgeçiyoruz. Bu konuyu fotoğraflar ve yorumlardan izlemeye karar veriyoruz.
Yarınki planımız Polonya'yı terk edip önce Slovakya'nın başkenti Bratislava'ya oradan da Viyana'ya geçmek.Tekrar gecenin ve elektrikli battaniyemizin kollarındayız. İyi geceler :)
Yarınki planımız Polonya'yı terk edip önce Slovakya'nın başkenti Bratislava'ya oradan da Viyana'ya geçmek.Tekrar gecenin ve elektrikli battaniyemizin kollarındayız. İyi geceler :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder