20 Mart 2015 Krakow’dan ayrılıp Varşova’ya gidiyoruz
Sabah uyanıp kahvaltıdan
sonra Varşova’ya doğru yola çıkıyoruz. Yarın İzmir’den bir dostumuz geliyor
Varşova Havaalanı’nda onu karşılayacağız. Mürselim, Torun’da yapılacak Avrupa
Masterlar Atletizm Şampiyonası’nda yarişacak ve biz de birkaç gün onun
yarışlarını izleyeceğiz. Sonraki planımız Gdansk, Gydina ve Varşova’yı beraber
gezip onu tekrar Türkiye’ye gönderdikten sonra Polonya’dan ayrılıp
Bratislava’ya doğru yolumuza devam etmek.
Krakow Varşova arası 293 km
ve tamamen otoban; bu nedenle etrafta çok da fazla bir şey görmüyoruz.
Varşova’ya 20 km kala her yerde yaptığımız gibi navigasyona konaklamayı
düşündüğümüz karavan kampının koordinatlarını giriyoruz ve Camping 123’e kolaylıkla ulaşıyoruz. Ne yazık ki burası da
kapalı; sezon henüz açılmamış. Hava karardığı ve gidecek yer konusunda herhangi
başka bir fikrimiz olmadığı için havaalanına doğru gitmeye ve konaklama işini
oraya yakın bir yerde çözmeye karar veriyoruz.
Varşova Frederic Chopin
Havaalanı bulunduğumuz yerden çok uzak değil; navi yine iş başında ve 10 dakika
içinde bizi havaalanına getiriyor. Mürselim yarın 10.15 gibi inecek ama ne olur
ne olmaz sabah trafik olur geç kalırız deyip otoparkta gecelemeye karar
veriyoruz.
21 Mart 2015 Varşova’dan Torun’a geçiyoruz
Uçak zamanında geliyor ve
Mürs’le saat 10.30 gibi buluşuyoruz.
Kucaklaşıp sarılıp öpüşme faslının ardından karavana atlayıp otoparktan
ayrılıyoruz. Hepimiz kurt gibi açız ama buralarda rahat rahat kahvaltı yapabileceğimiz
bir yer yok; bir an önce büyük şehirden uzaklaşmak niyetiyle kendimizi Berlin
otobanına atıyoruz.
Yol bir süre batıya doğru
gittikten sonra kuzeye, Gdansk’a doğru dönüyor. Otoban kenarında ahşap masalı
kameryelerin olduğu park alanları var; birinde durup çay demleyip ceviz kırıp
kahvaltılık neyimiz varsa çıkarıp -yumurtalarımızı atlamayalım- :) güzelce bir karnımızı doyuruyoruz.
Niyetimiz kahvaltıdan sonra
Mürs’ü biraz dinlendirmek nasılsa arkada koca yatak var; bütün gece
İzmir-İstanbul-Kiev-Varşova havaalanlarında süründüğünü de biliyoruz ama “yok
ben iyiyim şimdi uyursam akşam uyuyamam” deyip direniyor. Sohbet ederek yola
devam ediyoruz, derken bir anda arkadan gelen horlamayla irkiliyoruz :) dil farklı söylese de aklın yolu bir beden inkar etmiyor .
Akşama doğru Torun’a
varıyoruz henüz hava kararmamış ama eli kulağında; Camping Tramp’i bulmak uzun
sürmüyor. Dün gece yazışıp açık olduklarını ve Mürs için de bir odalarının
olduğunu teyit ettiğimiz için rahatız. Giriş işlemlerini çabucak hallediyoruz ama kampingte bizden başka araç olmayınca karavan için yer bulmakta epey zorlanıyoruz :)
Şehir haritamızı alıp
karanlık falan demeden şehre doğru yürümeye başlıyoruz. Torun, 1997’de Dünya
Mirası Listesi’ne alınmış. Wisla Nehri kıyısında yeralan kapılardan birinden
şehre giriyoruz. Her taraf 13. ve 14. yy’dan kalma binalarla dolu; sanki
ortaçağda yaşıyor gibiyiz. Trafiğe kapalı Arnavut kaldırımı sokaklarda
dolaşırken elimizde fotoğraf makinelerimiz, neredeyse her gördüğümüz şeyi
çekiyoruz.
Torun ünlü astrolog
Kopernik’in doğum yeri. Şehir meydanında kocaman bir heykeli var. Şehrin
sokaklarında gezerken bir anda solumuzda Kebab Turka’yı fark ediyoruz. Başka
kebapçılar da var Torun’da ama bunun adı Turka olunca içeri girip bir merhaba
diyelim diyoruz. Tezgahtar Sameh Mısırlı ama patronunun Türk olduğunu söylüyor.
Biraz konuşup ince belli cam bardakta ikram ettiği demleme çaylarımızı içtikten
sonra ertesi gün tekrar uğramak üzere
çıkıyoruz ama bu arada hava kararmış üstelik de yağmur başlamış durumda :(
En yakın marketten akşam
yemeği için bir şeyler alıp hızlı hızlı konakladığımız kampinge dönüyoruz. Hemen
belirtelim buralarda marketlerde alışveriş torbası vermiyorlar mutlaka çantada
bir yerde küçük bir poşet yada torba taşımak lazım. Biz şanslıyız zira karavan için satın aldığımız kutular bugünlük hayatımızı kurtarıyorlar. Bir de kampinge kadar bütün bunları -yağmurun altında- kucağımızda taşımak zorunda kaldığımızı düşünsenize!!
Akşam yemeği mönümüzde
salata, bulgur pilavı, bezelye ve elma suyu var; afiyetle yiyip üzerine de
kahvelerimizi içtikten sonra günü bitiriyoruz. Yarın yeniden ama bu defa biraz
daha detaylı, bu güzel şehri geziyor olacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder