14 Mart 2015 (Belgrad
- Novi Sad )
Sabah oldukça soğuk; ağır ağır toparlanıp yola çıkmak üzere
hazırlanıyoruz. Yola çıkmadan önce çayımızı demleyip termos kupalarımıza
dolduruyoruz, aslında kahvaltı yapıcaz ama ekmeğimiz yok son ekmeğimizi dün
yemiştik.
Yoldaki benzin istasyonlarının birinde restoran var durup
ekmek satın alıyoruz ve Belgrad’a 70-80 km mesafedeki bir park alanında kahvaltı
seremonimizi tamamlıyoruz.. Bu sefer kahvaltıda haşlanmış yumurta, biber
salçası, tereyağ, peynir ve zeytin var :)
Çaylarımızı içip bu arada yolluk kahveyi de hazırladıktan
sonra Belgrad’a doğru yola koyuluyoruz. Sırbistan otoyolları gayet pahalı
özellikle de € olarak ödendiğinde; şehir merkezinde 1€=120 Sırp Dinarı iken
otoban gişelerinde 110 Dinar, benzin istasyonlarında 115 Dinar gibi
değiştiriliyor. En iyisi şehir merkezinde en uygun rakamı bulup ihtiyaç kadar
ülke parası satın almak.
Belgrad aslında güzel bir şehir. Havanın bulutlu ve kasvetli
olması Belgrad’ın suçu değil bizim şanssızlığımız J Centar yazısını takip
ederek şehir merkezine ulaşıyoruz. Sağlı sollu pek çok park alanı var; sağdaki
bir tanesine girip park ediyoruz. Parlamento binasının önü olduğunun farkında
değiliz ama tesadüf işte, arabamız şehrin en güvenli yerinde :)
Kalemegdanı, Belgrad Kalesi, Bohemian Street ve İstanbul’un
İstiklal, İzmir’in Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ne benzeyen araç trafiğine kapalı
Knez Mihailova Caddesi zaten belli başlı turistik yerler; hepsi buraya 5-10 dakikalık mesafedeler.
Yürüyerek her tarafı 3-4 saatte geziyoruz. Tuna (Dunav)
nehri kıyıları hep yemyeşil parklarla kaplı. Kestane buralarda da kış
eğlencesi, sokak satıcıları bizdeki gibi kokuta kokuta közlüyorlar. Hemen her
köşede de patlamış mısır satıcıları var. Minik seyyar büfelerde sıcak sıcak
patlatıp veriyorlar. “Bohemian Street” denen Skadarlia Sokağı küçük sevimli
restoranları ve kafeleriyle ilginç. Bahar yada yaz döneminde bu sokaklar
mutlaka seyyar satıcılar ve çalgıcılarla doludur ama şu anda gayet sakin ve
dingin görünüyor.
Bohemian Street’i ararken tezgahında el işleri satan bir
adamdan yardım istiyoruz. Hemen yerinden kalkıp rahat tarif edeceği bir yere
kadar bizimle yürümeye başlıyor, zahmet oluyor dediğimizde ise “lütfen
keyfinize bakın ve misafir olmanızın tadını çıkartın, ben gayet mutluyum” diyor
ve hemen ekliyor “Sırbistan’da üç şey kutsaldır: birincisi aziz Sava, ikincisi
evin kapısı önündeki eşik, üçüncüsü de misafir” :)
Uzunca bir süre yavaş yavaş sokaklarda dolaşıp fotoğraf
çekerek Belgrad’daki havayı teneffüs ettikten sonra tekrar karavanımızı park ettiğimiz
parlamento binasının önüne doğru yürümeye başlıyoruz. Sağ tarafta küçük bir
geçit, içeride bir dükkan ve camında “burek” yazısıyla kocaman bir börek
tepsisi resmi dikkatimizi çekiyor. Merak edip o tarafa doğru yürüdüğümüzde minicik
ama odun ateşinde sini böreği yapan bir yerle karşılaşıyoruz. Küçük bir aile
işletmesi ama son derece temiz, işlerini ciddiye aldıkları her hallerinden
belli olan bir aile işletiyor. Burada mı yiyeceksiniz paket mi diye soruyorlar “paket” diyoruz ve akşam
için kıymalı ve peynirli börekle, sabah kahvaltısı için yine tepside pişirilmiş
ev ekmeği satın alıyoruz; hepsi toplam 330 Dinar (3€ gibi)
Belgrad’dan kuzeye doğru Novi Sad’a devam ediyoruz. Yaklaşık
1 saat sonra Novi Sad’dayız ve karavanımızı yine şehir merkezinde bir yere park
edip biraz etrafı dolaşıyoruz. Burası Belgrad’a göre biraz daha sakin ve nezih
bir yerleşim yeri. Tuna Nehri kıyısındaki kalenin adı Petravaradin Kalesi. Şehrin en önemli caddesi büyük bir kilise
meydanına açılan, sağlı sollu kafeteryalar, barlar ve alışveriş mağazalarıyla dolu
trafiğe kapalı bir cadde. Hem merkezde hem de Tuna boyunda biraz dolaşıp
fotoğraf çektikten sonra, IDEA mağazasından ekmek, su ve rakija alıp
karavanımıza geri dönüyoruz.
Rakija (rakiya okunuyor) Sırpların kendine özel içeceği; bir
tür brendi. Armutlu, mürdüm erikli, framboğazlı ve ayvalısını gördük. Buraya
has ve genelde hediyelik olduğu için pahalı da bir içki; 70 ml’lik şişeler
1500-3000 Dinar arası değişiyor ama IDEA shoplarda hem güzel hem de uygun
fiyatlı (500-900 Dinar) rakiya bulmak
mümkün. Biz 499 Dinar’a (4,2€) 70’lik 1 şişe alıp yolculuk için
dolabımıza koyuyoruz.
Havanın kararmaya
başlamasıyla birlikte ortalık sakinleşip el ayak çekiliyor, markez dahil her
yerde dükkanlar kapatılıyor; bir de bugünün Cumartesi olmasının etkisi var
heralde saat 17.00’den itibaren etraf belirgin şekilde boşalıyor. Biz de yola
koyulmaya karar veriyoruz ve Novi Sad’dan ayrılıp tekrar otobana giriyoruz, “yavaştan
Subotica’ya doğru gideriz bir yer bulursak konaklarız olmazsa da Subotica’da
geceleriz” diyoruz.
Novi Sad’dan çıkıp otobana girdikten hemen hemen 5 km sonra
sağda bir benzin istasyonu görüyoruz; EVO!! Bunlarda hem wi-fi var , hem sıcak
su, ayrıca tuvaletler çok temiz, ayrıca da son derece güvenliler; her yer
kamerayla kontrol ediliyor. Buralarda rahatklıkla konaklama yapabiliyoruz. Hemen
cafenin en yakınında güzel bir yere park ediyoruz ki wi-fi sinyali zayıf
gelmesin J
sonra da yemeğimizi hazırlamaya koyuluyoruz. Ben yine yemek ve ortalık
toparlama işlerine bakarken Bora da dışarıda yapılacak ne varsa onları
hallediyor. Akşam yemeği menümüzde kıymalı ve peynirli sırp bureği, elma suyu
ve barbunya pilaki var. İlerleyen saatlerde ise tabii ki rakiya :)
Meşhur "burek" el açması kıymalı peynirli |
Akşam yemeğimiz barbunya pilaki, elma suyu ve burek :) |
Belgrad'ın yürüyüş caddesi Knez Mihailove |
Belgrad Kalemegdanı Kalesi |
Belgrad Kalesi'nden Tuna ve Sava nehri |
Bohemian Street (Skadarlia Street) |
Novi Sad Petrovaradin Kalesi |
Novi Sad |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder