8 Mart 2014 Cumartesi

Filipinler'den Malezya'nın Borneo Adası'na geçiş


P.Princesa’dan Kota Kinabalu’ya 18 saat

Sabah saat 06.25’deki Manila uçağı için 04.00 gibi hostelden ayrıldık. Port Barton’da tanıştığımız ve Puerto Princesa’da da aynı hostelde kaldığımız Hinako da aynı uçakla Manila’ya gidiyormuş; bir trcycle’a atlayıp kişi başı 20 Peso’ya  havaalanına gittik. Sabahın erken saatlerinde trafik olmadığından yol sadece 5 dk kadar sürdü ve biz vardığımızda hava hala aydınlanmamış, havalimanı da henüz açılmamıştı. Anlaşılan gece konaklanmasın diye kapatıyorlardı havaalanınıJ

Seyahati planlarken ara uçuşlar için Cebu Pacific Airlines'tan gayet uygun biletler bulmuştuk; önceden aldığımız için de şanslıydık ama Filipinler'de bagajlar için ayrı para alınıyor olduğunu hatırlatmam lazım. El bagajı sınırı 7 kg; bunu aşan bagajlar için 560 Peso(max 15 kg) ödeniyor. Mutlaka bir de küçük çanta getirip gelip yükü bölmek lazım.

Bu arada domestik uçuşlarda 100, uluslararası uçuşlarda ise 700 Peso terminal vergisi alıyorlar. Bagaj paramızı ve terminal vergilerimizi ödedikten sonra uçuş için beklemeye başladık. Uçak tam vaktinde kalktı ve 1 saat 15 dk sonra Manila havalimanına vardık.
Hinako bugün ülkesi Japonya’ya geri dönüyordu; onun uçağı terminal 2’den kalkacağı için vedalaşmadan önce bir şeyler yiyelim diyerek hemen karşıdaki Mc Donalds’a oturduk. Sohbet ederken 21 yaşında olduğunu, orman fakültesinde okuduğunu ve  Tokyo’ya 3 saat mesafedeki Nagano’da yaşadığını öğrendik. Biz ona Türkiye’yi o da bize biraz Japonya’yı anlattı; mail adresleri ve fotoğraf  derken onun havalimanına gitme saati geldi. Tekrar geri dönüp Hinako’yu terminal 2’ye götürecek otobüsle uğurladıktan sonra biz de havalimanına girdik.

Malezya’nın Borneo Adası’na geçeceğimiz Kota Kinabalu uçağının kalkmasına hala 10 saatimiz olduğundan günü biraz kitap okuyup, biraz yemek yiyip bolca da uyuyarak geçirdik. Zaten sabahın köründen beri uyanık ve sersem gibiydik; Manila’nın trafik keşmekeşine girecek ne halimiz ne de cesaretimiz vardı açıkçası..

Zaman öyle böyle bir şekilde geçti; havaalanında free wifi olduğundan Türkiye'deki haberlere bakıp, günlük yazılarımızı yazarken bir yandan da bir şeyler atıştırarak saati 21.00 yaptık. Uçak saat 21.50 gibi havalandı ve Malezya'nın Borneo Adası'nın Sabah eyaletinin başkenti Kota Kinabalu'ya indiğinde saat 11.30'du. 

Yorgunluktan tükenmiş, neredeyse 18 saattir yollarda sürünüyor olmaktan dolayı bayılacak haldeydik ve belki de bu yüzden gümrük işlemleri hiç bitmeyecekmiş gibi geldi. Böyle zamanlarda çekim yasası gereği negatif şeyler birbirini takip eder ya işte bu yüzden bizim girdiğimiz sıraya bakan gümrük görevlisi de kıl mı kıl bir adamdı. Durup durup bir şeylere bakıyor yerinden kalkıp bir yerlere gidiyor, insanları gereksiz bekletip suratlarını inceliyor falan.. Diğer kuyruklar hızlı hızlı ilerlerken bizim kuyruk hep aynı kalıyordu ve artık insanlar "n'apalım" acaba der gibi birbirine bakmaya başlamıştı. Diğer sıralar bittiği için hemen yan tarafa geçerek giriş damgalarımızı vurdurtup kendimizi havalimanından dışarı attık :)

Malezya genelinde de böyle mi bilemiyorum ama Kota Kinabalu Havaalanı'nda taxi uygulaması şöyle: Adrese göre içerideki taxi ofisine para ödenip fiş alınıyor, sonra bu fişle sıradaki taksiye biniliyor. Yani taksici ile pazarlık veya taksimetreyi açtı açmadı yada dolaştırıp fazla yazdı durumları yok. Açıkçası hoşumuza gitti, gayet başarılı.

Kalacağımız hostel şehir merkezi'ndeydi; Gaya Street dedik ve 45 RM (1 TL= 1,5 RM) ödedik. Yol 20 dk kadar sürdü ve Asia Adventure Hostel'e vardığımızda artık her ikimiz de yorgunluktan bayılmak üzereydik. Saat gece yarısını geçtiği için haliyle kapı kilitli ve ortalıkta kimseler yoktu. Defalarca zile basıp epeyce bekledikten sonra nihayet bir adam gelip kapıyı açtı. Hemen kendimi tanıtıp rezervasyon numaramızı falan söylüyordum ki adam hostelin full olduğunu ve ne yazık ki yer olmadığını anlatmaya başladı. 

Gecenin bir saati sırtlarımızda çantalarımızla artık adama nasıl baktıysak.. bizi hemen karşı tarafta bir başka hostele yerleştireceğini söyleyerek benim çantamı kaptığı gibi önümüze düştü. Neyse ki o hostelde yer vardı ve arada da sadece 5 Ringit fark vardı da pek fazla olay çıkmadı. Ayrıca burada fiyata kahvaltı dahil olmadığından adam kaldığımız sürece kahvaltı için kendi hosteline gidebileceğimizi söyleyerek durumu tatlıya bağladı. Sonrası tamamen kopuk; herhalde odaya çıktıktan sonraki ilk 10 dakika içinde üstümüz başımızla uyuya kaldık.







pek bir fiyat farkı yoktu.ip çantamı falan kaptığı gibi beni takip edin diyerek önden açtı. Jesselton Point'e yürüyüş mesafesinde gagelişimiz yarım saati buldu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder