4 Mart Port Barton devam..
Port Barton’ı sevdik; her şeyden önce yolu
kötü ve biraz da sapa olduğundan fazla turist yok. Genelde daha önce gelmiş
olanlarla birilerinin tavsiyesi üzerine gelenler buradalar. Bizim gibi “hadi bi
de buraya bakalım” diyenlerin çok az sayıda olduğu bu köyde hoş bir sakinlik ve
dinginlik hakim. Doğa son derece bakir, etraf Filipinler geneline göre daha
temiz, deniz pırıl pırıl, mercanlar Coron’daki gibi çok zengin ve ayrıca epeyce de deniz kaplumbağası var. Sabah erken saatlerde görmek daha mümkünmüş biz şanslıydık bugün 2 tane gördük; YAŞASIN!!
Burada da Coron ve El Nido gibi elektrik
sınırlı saatlerde veriliyor ama Port Barton küçük ve yeterince turistik olmadığından
olsa gerek buraya elektrik sadece akşam 18.00-24.00 saatleri arasında geliyor.
Saat 24.00 oldu mu çat diye her şey duruyor. İyi tarafı gürültülü müzik vb olaylar
yok, internet gibi insanı gereksiz meşgul eden detaylar sınırlı saatlerde;
dolayısıyla herkes içkisini alıp kumsalda yanan büyük ateşlerin etrafında
sohbet etmeye gidiyor.
Zaten gündüzleri teknelerle tura çıkılıyor,
akşamüstü dönüşte yorgunluk ve duş ihtiyacı var. Duştan sonra yemek de yenince
hele bir iki kadeh de bir şey içildiyse serin ve derin bir uykudan başka bir
şey aranmıyor. Tam bir tatil ve
sıfırlanma yeri Port Barton.
Tekne turlarının fiyatları 700 Peso/kişi
(El Nido’dakilerin yarı fiyatı). Buna öğle yemeği, şnorkel ve adalardaki giriş
bedelleri dahil. Konaklama ise 300-400 Peso/kişiden başlıyor, tabii ki ucu
açık; kalınan yere ve beklentilere göre fiyatlar yükseliyor. Biz, deniz
kenarında tüm gece dalgaların sesini dinleyip verandadaki hamakta keyif
çattığımız ve geceleri püfür püfür deniz havasıyla serin serin uyuduğumuz oda için iki kişi gecelik 500 Peso(25 TL)
ödüyoruz.
Port Barton’da tekne turu dışında 1-1,5
saatlik yürüyüşle gidilebilecek Pamuayan Şelalesi, Pamuayan Köyü ve Plajı ve
bir de White Beach var. Gayet keyifli yürüyüş parkurları tabelalarla
işaretlenmiş durumda; rehbere ihtiyaç duymadan gidilebilir. Pamuayan
Şelalesi’nin suyu tertemiz, sıcaklığı normal ve altındaki havuz yeterince derin yüzmeye çok müsait. Sadece
Cumartesi Pazar günleri dışında gidilmesini öneririz; zira hafta sonlarında
yerel halkın bu gibi yerlere ilgisi oldukça yoğun.
Küçük bir köy olduğundan birkaç saat içinde
hemen herkes sizi tanır hale geliyor, hepsi (çocuktan yaşlısına herkes)son
derece güler yüzlü, yardımsever ve saygılı. Süreli hanımefendi, beyefendi
şeklinde konuşuyorlar ve gayet kibarlar. Port Barton Palawan Adası’na gelecekler
için kesinlikle tavsiye edeceğimiz bir yer.
Yemek konusunda da burada hayli fazla
seçenek bulduk. Filipinlere özgü yemeklerden denemeye başladık; Chopsuoy denen
karışık sebze yemeği benim favorilerimden. Lomi adında yumurtayla terbiyelenmiş
içinde karışık sebze, et ve noodles olan bir çorbaları var çok lezzetli. Canton
Guisado ise yine karışık sebzeli, etli noodle yemeği o da Bora’nın favorisi..
İşin meyve kısmı ise buralarda süper;
geldiğimizden beri bol bol mango, avokado, ananas, star apple ve mangosteen
denen tropik meyvelerle muz yiyoruz. Ekmek olmaması bazen özellikle Bora’nın
canını sıkıyor; yemeklerde pilavla idare olunuyor ama kahvaltıda pilav yemek
ağır geliyor tabiiJ
Neyse ki burada gayet güzel American kahvaltı bulduk; 2 yumurta, jambon veya
sosis, domates-salatalık, 2 dilim kızarmış ekmek, tereyağ ve marmelat yanında
bir meyve (muz veya mango) sadece 100 Peso (5 TL) Bu arada İstanbul’da
Kadıköy’de vakit geçirirken aldığımız basit kahve makinesi de çok işimize
yarıyor; Bora yumurtaları onda pişiriyorJ bir de her canımız istediğinde
kahvemizi yapıp içebiliyoruz.
Yarın sabah Port Barton’dan ayrılıp Palawan
Adası’nın başkenti Puerto Princesa’ya geçiyoruz. Malezya’nın Borneo adasına
gideceğimiz uçak 7 Mart’ta Manila’dan kalkıyor; dolayısıyla Filipinler’deki bu
son 2 günü de Puerto Princesa’ya ayırıp ne var ne yok bir görelim diyoruz.
Puerto Princesa notlarında görüşmek
üzere şimdilik hoşçakalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder