25 Nisan 2014 Cuma

Angkor Wat gezimizin 3. ve son günü


23 Nisan Siem Reap

Bugün hem Angkor Wat gezimizin hem de  Siem Reap ziyaretimizin son günü. Sabah 08.00 gibi kahvaltımızı bitirdiğimizde tuk-tukçumuz Ruat aşağıda hazır bekliyordu.

İlk olarak şehrin doğusunda yeralan tapınakları ziyaret ettik. Bu bölgedeki  tapınaklar ilk 2 gün ziyaret ettiklerimize göre daha küçük ve pek ihtişamlı değiller. İçlerinde en gösterişlisi Bakong’du ama şunu söylemek isterim ki Angkor Tapınakları’nı bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, 400 km2 gibi devasa bir alana yayılmış bu kalıntılar, tapınaklar, mezarlar ve bunların içinde yer aldığı muhteşem ormanlar, her yeriyle keşfedilmeyi hak ediyorlar.

Bakong Tapınağı’nı gezdikten sonra yolun diğer tarafında kalan Lolei Tapınağı’nı da görüp biraz da etrafı gezelim diyerek Tonle Sap Gölü’ne doğru yolumuza devam ettik. Yol boyunca “gerçek Kamboçya” diyebileceğimiz pek çok üzücü görüntüyle karşılaştık.  Direkler üzerinde derme çatma klubelerin yeraldığı dere boyları, aralık kapılarından içerisi görünen kapkaranlık evler, dere kenarlarına atılmış yığınlarla çöpler ve çöplerin hemen yanında çırılçıplak dolaşan bebeklerle derede yüzen çocuklar, toz duman yolların kenarındaki tezgahlarda açıkta satılan meyveler, yiyecekler, bir deri bir kemik mutsuz yüzler ve sürekli talepkar bakışlar.. Benzerlerine özellikle Bolivya’da tanık olduğumuz ve ikimizi de büyük bir çaresizlik hissiyle dilsizleştiren bu görüntüleri izledikten bir süre sonra dönmeye karar verdik. 

Dönüş yolunda, gelirken de gördüğümüz ama “dönüşte dururuz” diye pas geçtiğimiz lotus tarlalarında bir mola verip, lotus tarlalarını gezdik ve biten su şişemize koymak üzere biraz lotus satın alıp biraz da fotoğraf çektikten sonra yol boyu sağlı sollu uzanan pirinç tarlalarını izleyerek tekrar şehre vardık.

Siem Reap’le ilgili listemizde mutlaka yapmak istediklerimizden biri de Angkor National Museum gezisiydi. Angkor Wat’ı ve diğer tapınakları gördükten sonra burayı ziyaret etmemiz son derece isabetli oldu zira orada gördüklerimizle burada izlediklerimiz birleştiğinde kafamızdaki büyük resim daha bir netleşti. “1000 Buddha Galerisi”nin de yeraldığı müzenin giriş bedeli 15$, fotoğraf çekmek yasak olduğundan müzeye ilişkin resim koyamıyorum ama son derece etkilendiğimi ve verilen her kuruşa değdiğini söyleyebilirim.

Günün kalanında Siem Reap nehir boyunu gezip, nehrin iki kıyısında da boylu boyunca uzanan yemyeşil çimenlerin keyfini çıkardık. Daha önceki yazılarda da belirttiğim gibi burada bira 0,5 cent ve çok şükür ki nehir boyunda uzanıp bira keyfi yapmak “yasak” değil J Ayrıca meyvelerin hepsi birbirinden güzel ve hemen hepsinin fiyatı 1$. Ananas, papaya ve mangostean benim en sevdiklerim. Benim için “meyve” demek, besleyici olduğu kadar moral, mutluluk ve gülümsemek demek J 

Siem Reap’in turistik destinasyonlarından bir diğeri de Angkor Tapınaklar komplexi içinde bulunan, şehrin 50 km kuzeydoğusunda dağların ve ormanların içerisinde yer aldığından tuk-tukla ulaşımı oldukça zor olan Phnom Kulen yani Kulen Milli Parkı.

Milli parkın işletmesi 1990’ların sonlarında özel bir firmaya verilmiş, bu firma halihazırda kullanılan yolu yapıp Phnom Kulen’i ziyarete açmış. Burada 60’a yakın tapınak bulunuyor ancak tapınakların durumu Angkor Wat veya Ankor Thom gibi değilL hemen hemen hepsi tahrip olmuş durumdalar. Fakat Milli Park içinde iki ayrı şelale yeralıyor ve her ikisi de kuru yada yağışlı sezon ayrımı olmaksızın gürül gürüller.

Özellikle yerli halkın tatil günleri ve festival dönemlerinde piknik yapıp yüzmek için tercih ettiği Phnom Kulen için kişi başı 20$ giriş bedeli ödemek gerekiyor. Ayrıca yolu son derece dar ve sorunlu olduğundan çift yönlü araca izin verilmiyor; sabah saat 11.00’e kadar çıkış, 12.00’den sonra da ancak iniş yapılabiliyor.

Biz Ruat’a sorduğumuzda gitmek konusunda pek istekli olmadığını anladık; belki de bu yüzden fiyatı yüksek tuttu ama Kulen Milli parkı için bizden istediği fiyat 30$’dı!!L Ayrıca günümüzün yarısı zaten geçtiğinden bugün için artık yukarı çıkma şansımız kalmamıştı. Yarın için biletimizi aldığımızdan Siem Reap’te bir gün daha kalma şansımız da yoktuL

Düşündük taşındık ve Angkor Wat ve Angkor Tapınaklar Kompleksi’nin bizim için yeterince doyurucu olduğuna karar verdik. Dolayısıyla biz, uzun süredir kurduğumuz Angkor Wat hayalini gerçekleştirmiş olmanın mutluluğuyla Phnom Kulen’in şimdilik sadece fotoğraflarına bakmakla yetiniyoruz. J


Kamboçya’da Siem Reap’ten sonraki durağımız başkent Phnom Penn ve otobüsümüz bu gece 24.00’de hareket ediyor olacak. Yolculuk aslında 5 saat sürüyormuş ama yol yapım çalışmaları nedeniyle 7-7,5 saate kadar çıkabilirmiş; Phnom Penn notlarıyla devam ediyor olacağım; şimdilik hoşçakalın. J



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder